Suçlamalara sert tepki!
Zaman gazetesi yazarı Ekrem Dumanlı, Cemaat'e yönelik suçlamalara çok sert cevap verdi.
Dershane tartışmalarında sert yazılarıyla dikkat çeken Ekrem Dumanlı, bugünkü yazısında herkesi sağduyuya davet etti.
Zaman gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, asıl endişe duyulması gereken konunun sert söylemlerle meselenin üzerine şal atalım derken sokaktaki insanların radikalize edilmesi olduğunu söyleyerek yazısına böyle devam etti.
ORTALIĞI KERBELA'YA ÇEVİRİRSİNİZ
"Kitleleri militanlaştırmaya başlarsanız, Allah korusun, Yezid’ler çıkarır, ortalığı Kerbela’ya çevirirsiniz. Sürekli dolduruşa getirdiğiniz genç insanlardan büyük bir hata sudur edebilir ve bu vebalin altından kalkamazsınız. Kefen giyip karşılamaya gelenleri bu ülkedeki her ferdin başbakanı olan bir insan taltif ve takdir edemez. “İn de inelim…” diye slogan atanları gülücüklerle karşılamak, siyasetteki meşruiyete gölge düşürür. Bir zamanlar ülkücü gençler MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye “Vur de vuralım…” diye slogan attığında buna en büyük tepkiyi Başbakan Erdoğan vermişti. Ne farkı var bu iki sloganın!
Sokaktaki adamı militanlaştırırsanız siyaset dışı bir yol seçmiş olursunuz. O zaman nezaket de nezahet de gider ve Allah korusun, meşruiyetin yerini vahşet ve dehşet alır. Asıl tehlike de budur. Bazı medya kuruluşları tarafından şehvetle kabullenilen bu üslup taammüden tercih ediliyorsa, bir insanın saçının teline zarar verilmesi ya da burnunun kanamasının sorumlusu bu üslubu kışkırtanlardır."
ORDUYA KUMPASA GÖZ YUMMAK SUÇTUR
Orduya kumpas kurulduğunu dile getiren Başbakan Erdoğan'ın danışmanı Akdoğan'ı yazar, cemaati zan altında bırakmak ve samimi olmamakla eleştirdi.
(...)Kumpas iddiasına inanan ve bunu dile getirenleri bekleyen iki konu:
1- Kumpas vardı, biliniyordu ve sessiz kalınıyordu ise suça ortak olunmuş demektir. “Peygamber ocağı”nda suça karışmamış, darbecilik cuntacılık gibi suçları işlememiş insanlara pusu kurmak nasıl feci bir suçsa, kumpası bilip göz yummak da o kadar korkunç bir suçtur ve sorumlular hesap vermelidir.
2- Madem bazı komutanların suçsuz olduğunu düşünüyorsunuz, neden hukuki düzenleme yapıp bu insanları kurtarmıyorsunuz? Madem istediğiniz zaman kişiye özel yasalar çıkarıyorsunuz, masum olduğunu ifade ettiğiniz insanlar için de bunu yapın.
Yaşını başını almış, bir dönem devletin önemli kademelerinde görev yapmış insanlar, o şerefli üniformayı taşırken darbe suçlarına bulaşmamış ve suç işlememiş ise onlarla ilgili de yasa çıkarın. Bu tür basit adımlar atmadan başkalarını zan altında bırakmak en hafif tabiriyle ayıptır."
RİSK CEMAAT İÇİN DE GEÇERLİ
Keskin dilin, kırıcı üslubun bıraktığı hasarın bugün yaşanan hadiselerden daha kalıcı iz bırakabileceğini yazan Dumanlı, herkesi dil ve üslubunu düzeltmeye çağırdı.
"Herkes için bir dönem devlet imkânları kullanılarak “bitirme planları” yapıldı. Hiçbiri de muvaffak olamadı; çünkü sosyal gerçeklik, baskıyla yok edilemez. Madem yarınlarda yüz yüze bakacağız, dil ve üslubumuzu doğru seçmeli, ileride mahcup olmamalıyız. Bize yakışan budur…
Aynı risk ‘cemaat’ için de geçerli. Kitleleri radikalize edercesine ölçüsüz sözler, sosyal medya dâhil, kardeşlik hukukuna da insan haklarına da aykırıdır. Demokratik hak ve taleplerde mert ve dürüst bir üslup kullanmak ayrı, kırıcı, kışkırtıcı, aşağılayıcı bir dile yönelmek ayrı. Doğru olan, hakperestlikten ayrılmadan meramın doğru ifade edilmesidir; gönüllerin kırılmasına vesile olmak değil…