Modacı olacağım
Benim yapım bu; kaybetmeye kesinlikle tahammülüm yok. Hatta 'alerjim var' diyebilirim. Kimseden farklı yaşamıyorum. Herkes nasıl yaşıyorsa o kadar bir hayat sürdürüyorum. Hasan ters çalımlarını, Sergen asistlerini, Tümer ise ortalarını sergilemek ister. Ben de öyleyim
Beşiktaş'ın yıldız futbolcusu İlhan Mansız, sessizliğini futbol plus dergisine bozdu. Sahada hissettiklerini ve iç dünyasını Hakan Dilek'e anlatan İlhan, futbolu bıraktıktan sonra modacı olacağını da açıkladı. İşte derginin Aralık sayısında yer alan İlhan röportajından çarpıcı kesitler: "Saha içinde, oyun anında kalp atışlarımız yükseliyor, beynimize giden kan azalıyor neredeyse. O anlarda -zaman zaman ama- bazı olmadık davranışlarda bulunabiliyoruz. Bunu kimseyi kırmak için yapmıyorum. Doğru dürüst düşünemediğimiz, sağlıklı kararlar veremediğimiz anlar oluyor. Aşırı hırslıyım. Kendimi kaybettiğim anlar olmuyor değil
'Ben kaybedemem'
Çok çalışıyorum. Ne için mi? Hep daha iyi olabilmek için. Çünkü, bunu açıklamakta bir sakınca da görmüyorum, yapım böyle; kaybetmeye tahammülüm yok. Kaybetmemek için yaptıklarımın hepsinin doğru olduğunu da söylemiyorum. Yaptıklarımı bir süzgeçten geçiriyor, nerede doğru yaptım, nerede yanlışım var, bunun muhasebesini yapıyorum. Yoksa kendimi geliştirme ve aşama kaydetme şansım olmaz
Her şeyimi koyuyorum
Herkes eninde sonunda kaybeder de, yaşam hep kazanç olarak yazılmıyor hanemize. Ben her şeyimi ortaya koymaya çalışıyorum, ama her şeyimi. Kaybettiğiniz zaman da kazananı tebrik ve takdir etmek gerekir. Ama düşünün ki herşeyinizi ortaya koymadan bütün kondisyonunu dökmeden kaybedersen tabii ki üzüntü duyarsın. Benim de yaşamak istemediğim duygu budur. Bütün benliğimle taşıyorum formamı. Bazen maçlardan sonra kendimi izlediğimde ise ne yapmışım, bunu yapmamam gerekirdi diyorum tabii. Kaybetmeye karşı alerjim var da diyebilirim
'Herkes gibiyim'
Bir ailem var ve bu benim özelim. Özel yaşantımla değil, futbolumla konuşulmak istiyorum. Bilmiyorum insanlar ne anlama getiriyor bu tutumumu? İlhan kendilerinden farklı bir hayat yaşıyor diye mi düşünüyorlar? Kimseden farklı yaşamıyorum. Siz ya da bir başkası nasıl yaşıyorsa o kadar normal bir hayat sürdürüyorum. Haftada neredeyse bir-iki günüm evde geçiyor. Bir çocuğumuz var. İlk sırada o yer alıyor. Bütün planlarımızı onun üstüne kuruyoruz zaten. Onun bakımıyla ilgileniyoruz, sabah kalkıp kahvaltımızı yapıyoruz, gazeteleri okuyoruz, idmanıma gidiyorum.
'Yüreğimiz sahada'
Önce G.Birliği'nde, sonra da Almanya'dayken iki kere futbolu bıraktım, bu nedenle 3 sene kaybettim. Bunlar kendimce aldığım kararlardı. Aslında Türkiye'ye gelmek istemiyordum ben. Ailem bunu istedi, hatta biraz baskı yaptılar da diyebilirim. Almanya'da yapmak istiyordum yapacaklarımı. Örneğin Almanya'da kendimi göstermek, futbolcu olmak istiyordum. Sonunda Beşiktaş'a geldim. Biz bir kolej takımıyız, iyi bir ekibiz. Beşiktaş'ta kimse formasının arkasına saklanmıyor, yüreğini ortaya koyuyor ve arkadaşı için savaşıyor. Bizim ayırt edici özelliğimiz bu
'Beckham bir marka'
Becham tamamen bir marka gibi pazarlanıyor. Ben de onun gibi pazarlanan bir marka olarak değil, aksine futbolumla anılmak, belki de futbolumla bir marka olmak istiyorum. Dünya Kupası'nda Roberto Carlos'a attığım çalım özelikle yapılmış değildi. Genç takımdan beri alışık olduğum bir hareketi neden yapmayayım? Hasan Şaş'ın ters çalımları var, onu göstermek ister, Sergen'in asistleri çok iyidir onu sergiler. Tümer çok iyi orta yapar ya da şut çeker. Onlar da bu yeteneklerini ortaya koymaya çalışırlar. Futbolu bıraktıktan sonra futbolla ilgilenmeyeceğim. Düşüncem moda ile ilgili bir şeyler yapabilmek. Kısa bir süre sonra da bunu gerçekleştireceğim zaten."