İlhan'ı bırak, Sinan'a bak
Gece hayatı, içkisi, kuman yok. Uyumlu, problemsiz ve çalışmayı seviyor. Sütten çıkmış ak kaşık gibi. Sinan'la ilgili ortak görüş şu: "Kıvrak bilekleri bile İlhan'a yeter"
Yaramaz bir yanı varsa, başa alalım, sonra "olumlu yanlarını" anlatalım istedik.. Kime sorsak, Beşiktaş'ın Altay'dan aldığı Sinan'ı "sütten çıkan ak kaşık" gibi anlatmıştı.. Hatta onu, "ana-baba kuzusu" diye anlatanlar da vardı. Belki bir Altaylı fanatik.. Altay"ı zor günlerinde bırakıp gitti diye Sinan'ın "sakıncalı tarafının olduğunu da" anlatabilirdi.. Böyle bir tanıdığım vardı; O, tüm meslek yaşantımda rastladığım en hızlı, en fanatik Altaylı idi. Eğer bir yıldız Altay'dan ayrılmışsa, ona göre o "yıldız" öncelikle insan olamazdı!.. Eğer herhangi bir isim, Altay için imza atmışsa, büyük futbolcu olmaya adaydı! İşte böyle birisiydi, yıllarca meslek kahrını, sevincini paylaştığımız Aydın Atar.. Mesleğin meşakkatine yaşı ve ayakları artık yapışmaya başlamış olsa da, o hâlâ elinde fotoğraf makinası ve eskimeyen Altaylılığı ile iş kovalayan Egeli meslektaşımız, arkadaşımızdı. "Sinan" derken, itiraz edeceğini "adam değil" diyeceğini bekliyorduk ama, yanılmışız..
"Kadir Gecesi doğmuş"
Altay zorlanırken Beşiktaş ile anlaştığı için elbette biraz (!) kırgındı ama Sinan Allah için söylemek gerekirse "kadir gecesi doğmuş bir evlat" idi.. "Yani pırıl pırıl mı?" "Aynen öyle, pırıl pırıl.." Aydın Atar, Altay'a geldiği günden ayrıldığı güne kadar çok iyi tanıdığı genç futbolcuyu şöyle anlattı: "Evvela, her anne babaya öyle bir evlat nasip etsin.. Hayırlı bir evlat Nereye giderse, anasını-babasını da yanında götürüyor.. Bolu'dan geldiler, İzmir'e yerleştiler. Ali Ağa'ya kiralık verildi, önce ev tutup ailesini yerleştirdi. Döndüler, ailesini İzmir'e yerleştirdi. Şimdi İstanbul'a gitti, ailesi de yanındaydı.." "Peki, hiç mi defolu yanı yok bu gencin?.." "Var" dedi Aydın.. Şöyle devam etti: "Bu asırda, bu ortamda, bu kadar temiz kalabilmesi!.." "Yani gece hayatı, kız arkadaşı, içkisi, sigarası, kumarı... Hiç biri yok mu Sinan'da?.." "Sinan'dan bahsediyoruz!.." Yanıtı, bu kadar net ve keskindi.. Yine ısrar ettik: 'Yahu Aydın, yanılmış olmayasın, kızlarla dolaşıyormuş!.." "Papaz değil, futbolcu.. Kız arkadaşı olsa ne olur?.. O konumunu, ne yapması gerektiğini çok iyi bilen bir profesyoneldir. Adım gibi eminim, İstanbul da onu bozamaz.." Sinan'ın Altay'daki son hocası Hüseyin Kalpar'dı.. Hüseyin hocanın da Sinan'ın "insan yapısı" hakkında söyledikleri, Aydın Atar'dan farklı değildi.. "Uyumlu, problemsiz, çalışmayı seven" bir delikanlıydı. Hüseyin Kalpar 12-13 maç ve antrenmanlarda beraber olduğu genç öğrencisinin "futbol yapısını" ise şöyle anlattı: "Çabuk-süratli Yani bir teknik adamın futbolcusundan beklediği en önemli iki özelliğe de sahip.. Teknik kapasitesi de, en üst seviyede olmasa da, iyi.. İki ayağını aynı ölçüde kullanabilmesi, kendisine ait katan bir başka özellik ama, sol ayağını daha iyi kullanıyor.. Hava toplarında bir Hakan Şükür değil ama, süratini kullanıp beklenmedik anlarda topa kafayla müdahele edebiliyor.." Hüseyin hocaya göre, Sinan'ın Beşiktaş'ta başarılı olabilmesi için "meziyetlerini daha çok geliştirmesi, daha çok çalışması" gerekiyordu.. Çünkü, yine Hüseyin hocaya göre "Beşiktaş, bir Altay değildi!.."
Galiba biraz da kırgın!
Sinan'ı anlatan sözlerinde galiba biraz da sitem vardı Kalpar'ın. Genç oyuncusu, tecrübesiz- ama mücadeleci Altay'ın "en önemli silahı" idi.. Bu silah sezon bitmeden susmuştu!.. "Çünkü" diyordu Kalpar: "Sezon bitmeden Beşiktaş'la anlaşınca, rahatladı.. Bundan evvel tekmeye kafa koyardı, anlaştıktan sonra, uzanması gereken topa kafasını-ayağını uzatmadı... Sonra da sakatım diye oynamadı.. Bize sadece son İstanbul maçını oynasa Altay düşmezdi.." Kulüp Müdürü Erman beyin anlattıkları da, diğerlerine yakındı. Sinan, Tunceli kökenli memur bir babanın evladıydı. Bolu'da onu, daha sonra Altay'ı da çalıştıran Ümit Turmuş keşfetmişti.. Aliağa'da kiralık oynarken de Ümit Turmuş'un tavsiyesi üzerine Altay izleme komitesi izlemiş, böylece Altay'a alınmıştı.. İlk sezonunda Altay'da forma şansı bulamayacak, Marmaris'e kiralanacak, orada gösterdiği performansla 2001-2002 sezonunda Altay'ın değişmezi olacaktı.. Marmaris'teki hocası Reha Kapsal'a göre "BU DELİKANLININ GELECEĞİ PARLAKTI!.." Çünkü devamlı aşama gösteriyordu.. Yine fanatik Altaylı arkadaşım Aydın Atar'ın bu konuda bir iddiası daha vardı: "Beşiktaş'ta İlhan'ın pabucunu dama atar.." diyen Atar ilave etti: "Biz Kuşadası'nda top oynadığı günlerden İlhan'ı da biliyoruz, 3 sezon seyrettiğimiz Sinan'ı da.. Sinan'ın kıvrak bilekleri bile İlhan'a yeter.." İşte böyle birisiydi Sinan.. İnsanlığı, aile yapısı pırıl pırıldı.. Futboldaki yükselişinin de, İ.Mansız'ı geçeceğine inananlar var. Kimbilir belki de "İlhan'ı bırak Sinan'a bak" denilecek günler yakındı!