Herkese Merhaba,
Bugünkü yazımda çağımızın sorunu olan “Güzellik Takıntısı”ndan bahsedeceğim.
Öncesinde gelin birlikte mini bir test yapalım. Aşağıdaki 3 durumu ne kadar sıklıkla yaşadığınızı (0) “Hiç” ve (3) “Her zaman” olacak şekilde puanlayın:
- Uyanır uyanmaz vücudumdaki kusurları inceliyorum
Hiç(0) Bazen(1) Sıklıkla(2) Her zaman(3)
- Bu kusurları düzeltmenin yollarını araştırıyorum
Hiç(0) Bazen(1) Sıklıkla(2) Her zaman(3)
- Kusurlarım gün içinde aklıma geliyor ve bundan dolayı üzülüyorum
Hiç(0) Bazen(1) Sıklıkla(2) Her zaman(3)
3 sorunun toplamından 5 ve üzeri puan almışsanız siz de büyük olasılıkla “Güzellik Takıntısı”na yakalanmışsınız demektir.
Günümüz dünyasında güzel olmak artık bir zorunlulukmuş gibi lanse edilmekte. Hepimizin burnu küçük, dudakları dolgun ve göğüsleri dik olmalı. Yüzümüzde bir kırışıklık bile olmamalı. Eğer böyle bir görüntüye sahip değilsek toplum tarafından kabul edilmeyecekmişiz gibi hissediyoruz. Çalışan kadınlar maaşlarının büyük bölümünü botoks ve dolgu gibi operasyonlara ayırmakta. Ev kadınları altın günü yerine estetik günleri düzenlemekte. Görüldüğü gibi toplumda estetiğin yeri bir hayli değişti. Türkiye estetik yaptırma konusunda dünyada 9. sırada yer alıyor. Ülkemizde en çok göğüs büyütme, göz kapağı kaldırma, yağ aldırma ve burun ameliyatları yapılmakta. Ameliyatsız operasyonlarda ise botoks ve dolgu en yaygın olanlardan.
Kaldı ki insanların güzel görünme çabası sadece estetikle sınırlı değil. Günümüzde bunun için en çok kullanılan araçlardan biri de sosyal medya filtreleri. Olduğundan iki beden ince, bembeyaz dişli, bronz tenli… Aynı tipte bir sürü yapay fotoğrafla doldu Instagram.
Güzel olabilmek hayatımızın en önemli meselelerinden biri haline geldi. Bu uğurda benliğimizden uzaklaştık. Peki bu güzel görünme çabası sizce niye?
Statü:
Estetik yaptırmak artık bir statü göstergesi haline geldi. Eskiden sadece zenginlerin yaptırabildiği bu operasyonları artık dar gelirliler de rahatça yaptırabiliyor. Bu sayede kişiler kendilerini daha güçlü ve statüsü yükselmiş hissediyor.
Halbuki bilgi, kültür ve yeteneklerimizle de gayet güçlü görünebileceğimizi kendimize hatırlatabiliriz.
Sosyal uyum:
Toplum olarak herkes gibi olmak istiyoruz. Eğer farklı olursak istenmeyeceğimizi düşünüyoruz. Bu sebeple biz de başkalarıyla aynı yüzlere hatta mimiklere sahip olmayı tercih ediyoruz. Ancak unutmayın ki özgün olmak da bir trend.
Kendimizi olduğumuz gibi kabul etmenin önemini kendimize hatırlatarak herkes gibi olma endişemizi ortadan kaldırabiliriz.
Özgüven eksikliği:
Yaradılış olarak çoğumuz olumsuzluğa odaklanmaya meyilliyiz. Biraz büyük bir burnumuz veya selülitimiz olabilir. Yeterince kaslı olmayabiliriz. Ancak bunlar dışında bizi biz yapan birçok olumlu özelliğimiz var. Mesela karakterimiz…
Olumlu yönlerimizi kendimize hatırlatarak özgüvenimizi artırabiliriz.
Sosyal medya: Eskiden mankenlere nadiren sokakta rastlardık ya da bazen onları televizyonda izlerdik. Bugün ise sürekli Instagram’da görüyoruz. Bir süre sonra onları normal; kendimizi de kusurlu bulmaya başlıyoruz. Oysa onlar mesleği gereği kusursuz görünmek zorundalar. Bizim öyle bir zorunluluğumuz yok.
Mankenler gibi görünmek zorunda olmadığımızı kendimize hatırlatarak güzellik endişemizi ortadan kaldırabiliriz.
Güzellik takıntısı aynı zamanda depresyon, yeme bozuklukları ve sosyal fobi gibi bazı psikolojik sorunlara yol açabiliyor.
Artık güzel görünme isteğinizin altında yatan nedenleri ve bunlarla nasıl baş edebileceğinizi düşünmeye başladınız. Güzellik Takıntısı’nın önüne geçmek ve hayatınızı daha mutlu yaşamak artık sizin elinizde. Eğer bu süreçte zorlanırsanız bir psikologdan destek almanızı tavsiye ederim.
Haberin Devamı