Futbolu ve arka dünyasını yakından takip eden biri olarak, stadlardaki küfür ve şiddetten birçok insan gibi ben de çok rahatsızım.
Kazakistan milli maçından önce F.Bahçe kalecisi Volkan Demirel’e küfür edilmesini de çok çirkin ve anlamsız buluyorum..
Gerçekten bu saldırganlık kültürüne elbirliğiyle son vermemiz gerekiyor.
Bu şiddet, bu ülkede futbolu da öldürüyor çünkü...
***
Tam da bu noktada küfürlere hedef olan futbolcunun çizdiği portreyi de gözardı etmemek lazım, en azından ben böyle düşünüyorum...
Çünkü son yıllarda hangi olaya bakarsanız karşınıza; faili veya mağduru Volkan Demirel çıkıyor...
Merak ettim ve üşenmedim, araştırdım.
Ve bunları buldum;
- 27 Şubat 2008- G.Saray maçında Lincoln’ün boğazını sıkarak, saha içinde kovalarak ve tekme atarak kırmızı kart gördü...
- 15 Haziran 2008- Çek Cumhuriyeti maçında Koeller’i iterek kırmızı kart gördü; 3 değişiklik hakkını kullanmış olan Milli Takım’da kaleye Tuncay Şanlı geçti.
- 28 Mart 2010- G.Saray derbisinde F.Bahçe öndeyken maçın son dakikalarında kendisine gelen boş bir topu poposuyla kontrol etti; ortalık yine ayağa kalktı.
- 2 Haziran 2012- Milli Takım kampında foto muhabiri Vedat Danacı ile tartışarak “Ben seni yazdım oğlum, evinden aldırmazsam adam değilim” diyerek tehdit etti.
- 14 Mayıs 2013- Yine G.Saray derbisinde Sabri Sarıoğlu ile kavgaya karıştı; saha karıştı; yine kırmızı kart gördü.
- 10 Mart 2014- Trabzon maçında F.Bahçe 1-0 öne geçtikten sonra tribünlere doğru kayarak edebe aykırı hareket yaptı. Trabzonlular sahayı yabancı madde yağmuruna tuttu, direkleri yıkarak sahaya inmeye kalktılar.
- 25 Ağustos 2014- G.Saray’la oynanan Süper Kupa maçında penaltıyı kaçıran Melo’yla tartıştı. Maçtan sonra Melo’ya ithafen yaptığı “Bazı sokak köpeklerini belediye zehirlemezse ben gerekeni yaparım” açıklaması nedeniyle 3 maç ceza aldı.
***
Volkan bu tuhaf sabıka dosyasıyla belki F.Bahçe tribünleri için kendini kahraman haline getirmiş olabilir... Ama bunun bedelinin diğer kulüp taraftarları açısından “persona non grata” ilan edilmek olduğunu hesap edebilseydi keşke...
Bir futbolcu için bir takıma değil ‘ futbolun kahramanı’ olmanın daha önemli olduğunu görebilseydi keşke...
Volkan’ın takım arkadaşı Gökhan Gönül de F.Bahçe tribünleri açısından “kahraman” görülen bir futbolcu. Ama Gökhan’ın bu seviyeye ulaşmasını sağlayan unsurlar rakipleri tahrik ve tahkir etmesi değil; omzunda kırık olmasına karşın 4 maç üst üste oynaması, sahada gösterdiği cengaver mücadele, yeteneği ve sportmenliği...
Volkan meselesini salt G.Saray-F.Bahçe düşmanlığı veya tribün terörü olarak okumak bana bu nedenle yanlış geliyor.
Eğer tribün terörü ve küfürü hep beraber lanetleyeceksek, bunlara sebep olan yöneticilere, futbolculara, taraftarlara da aynı hassasiyeti göstermemiz gerekiyor.
Dikkat edin, Aziz Yıldırım “Ben istediğim yeri basarım” dedikten bir hafta sonra Volkan Demirel küfürlere kızarak milli maçtan önce stadı terkediyor.
Tesadüf olabilir mi bu sizce!
Volkan eğer milli formayı hiçe sayarak milli takımı yalnız bırakacak kadar hassas bir yapıya sahipse; bundan sonra yaptıklarında ve söylediklerinde de aynı hassasiyeti sergilemeli...
Kulüpler Volkan olayında Fenerbahçe’nin yaptığı gibi her olaydan sonra haklı olup olmadığına bakmadan futbolculara sahip çıkmayı sürdürüp gereken uyarılarda bulunmazlarsa kaybeden hem Türk futbolu olacak hem de tribün terörü dediğimiz şey kolay kolay bitmeyecek.