Haberin Devamı
Kendi ülkemizde çaresiz bırakıyorlar bizi…
Sanırım en büyük öfkeyi buna duyuyorum; kendimizi çaresiz hissetmemize.
Çocukları öldürüyorlar…
Ve bizi o utançlarla yaşamaya mahkum ediyorlar.
Acıları unutmayı öğütlüyorlar… Acılara aldırmamayı söylüyorlar.
Geçtiğimiz gece sabaha karşı, bazılarımız uyurken, bazılarımız hayata başlamışken dünyada pek çok insan öldü, bazıları henüz çocuktu…
Bu, hayatın bize sunduğu en hakiki gerçek…Hepimiz öleğeğiz.
Ama bizim gibi ülkelerde çocukların öldüğü sabahlara uyanma ihtimali diğer ülkelere göre hep daha fazla.
Ne kadar uzun zamandır farkında mısınız, bir alçağı bile utandıracak alçaklıklarla uyanıyoruz sabahlara…
Yaşamamış oldukları hayatları biz uyurken bir çatışmada, bir trafik kazasında, kör bir kurşunla, polis fişeğiyle, donarak, aç kalarak bırakıp gitmek zorunda kalan o çocuklar bu ülkenin çocukları.
Ne garip, ne utandırıcı bir acı... Çocukları ölen bir ülkede yaşamaya çalışmak.
Niye ölüyor bu çocuklar?
Gencecik insanların bizler uykudayken ölmesi bu çağda hala nasıl bir ülkenin kaderi olabilir?
Biz yatarken yaşayanlar, biz uyandığımızda birer genç ölü oluyorlarsa hala bu ülkede, bunun hesabını sormayacak mıyız?
Hesabı sorulmayan her ölüm yeni ölümleri getiriyor.
Ölen bu kaçıncı çocuk?
Nasıl bir vahşi hayvan dolaşıyor bu ülkenin damarlarında?
Ceylan’ı havanla vurdular…
Ali İsmail’i sopalarla öldürdüler…
Berkin’i bir gaz bombası fişeğiyle kurban ettiler…
Annesine “sen koşamazsın” deyip ekmek almaya koşarken öldürülen minicik bir çocuk.
Komada eriyerek ölen bir çocuk…
Hangi insan, sırf tuttuğu partiye bir eleştiri gelmesin diye böyle bir cinayetin karşısında sessiz kalabilir ki?
Bu sessizliği kendisine nasıl açıklar, çocuğuna nasıl açıklar? Dindar olduğu söylenen bir iktidarın zamanında nasıl böylesine çoğaldı “dilsiz şeytanlar”?
O “Müslüman vicdan” hangi menfaatin peşinde eriyip gitti?
Hırsızlıklar ayyuka çıktı, cinayetler çocukların yolunu kesiyor.... Bu nasıl bir din, nasıl bir iman, nasıl bir vicdan ki böyle kör ve sağır durabiliyor?
“Dindar nesil” dedikleri kardeşlerinin ölümü karşısında hiç acı duymayan bir nesil mi? Bu mu yaratmak istedikleri insan türü?
Çocukları öldürüyorlar, kılları bile kıpırdamıyor, bir “rahmet” bile dilemiyorlar inandıkları tanrılarından.
Ekmek almaya koşan çocukları vuruyorlar.
Öldü işte Berkin.
Öfke doluyum bu acıları bize yaşattıkları için.
Milyonlarca insan da duyuyor aynı öfkeyi, aynı acıyı.
Acıyı paylaşmak çaresizliği azaltıyor, hayır, çaresiz kalmayacağız, katillere bunun hesabı sorulana, hukuk karşısına çıkarılana kadar susmayacağız.
Susanlar, konuşamayanlar, binbir türlü hesapla dili kilitlenenler, çocuklar ölürken başlarını çevirenler, hesap soramayanlar, korkaklar, çıkarcılar...
Çaresiz olan sizsiniz. Biz katillerden hesap soracağız.
Siz ömrünüz boyunca bu suç ortaklığının gölgesinde yaşayacaksınız, ömrünüz boyunca ölen çocukların adını duyduğunuzda titreyeceksiniz.
Bugünler geçecek.
Ama siz bu sessizliğinizin utancını hep içinizde taşıyacaksınız…