Üst benliğimiz sürekli olarak bize en güzel olan yolu izlememiz için, değerli ipuçları yollamaktadır. Bu noktada “sezgisel akıl” önem kazanmaktadır
İnsan, benliğinin derinliklerinde, tüm bilgeliği ve olabilecek tüm güzellikleri taşıyor. Ben ötesi psikoloji yaklaşımı insanın varoluşunun bu manevi boyutlarına dikkat çekmektedir. İnsanın aşkın deneyimlere duyduğu ihtiyacı vurgulayarak, bu deneyimler üzerinde çalışmalar yapmaktadır. Bu çalışmalarda ulaşılan sonuçlardan biri, vizyon hallerinde yaşanan deneyimlerle ilgilidir. Abraham Maslow bu yaşantıları “doruk deneyim” olarak isimlendirmiştir. Tasavvufta vecd hali olarak açıklanır. Bu deneyim öyle etkileyicidir ki bunları yaşamış olan kişilerin yaşadıklarını dünya görüşlerine katmaktan başka bir seçenekleri yoktur.
Alt benlik ve üstbenlik
Susan Jeffers yaşadığı doruk deneyim sonucunda benliğinde iki boyut olduğunu keşfetmiştir: Alt benlik ve üst benlik. Bunu şöyle ifade etmektedir: “Her birimizin içinde sevgi, koruma, sezgi, güç, değer bilme, neşe, mutluluk ve minnettarlık gibi değerlerin kaynağı olan bir yerin bulunduğunu düşünüyorum. Pek çoğumuz benliğimizin manevi bölümü olan üst benliğe giden yolu araştırmak konusunda direniyoruz”.
Psikolog Abraham Maslow 196O’lı yıllarda sağlıklı insanları incelemiş ve bunlardan pek çoğunun, korku ve ayrılık duygularının ortadan kaybolduğu bu tür mistik deneyimler yaşamış olduklarını saptamıştır. Söz konusu kişiler, evrenle bir olma heyecanını yaşadıklarını ifade etmişlerdir. Maslow, bu tür doruk deneyimleri, her bireyin istese de yaşayamadığını belirtiyor. Bu tür tecrübeler bir anda yaşanıveriyorlar. Yunus Emre’nin dilinden bu yaşantı kelimelere şöyle yansımaktadır:
Beni bende demem bende değilim
Bir ben vardır bende benden içeri
İnsanları ve olayları kontrol etme ihtiyacımız alt benlikten kaynaklanmaktadır. Alt benlik dünyasında, karşımıza çıkan sorunlarla mücadele etme gücüne sahip olmadığımızı düşündüğümüzden, gelecek her zaman korku vericidir. Bu nedenle, alt benlik bir garantiye ihtiyaç duyar. Ancak dış dünyada garanti yoktur.
‘Sezgisel akıl’
Üst benlik seviyesine sıçradığımızda, aradığımız güvenceyi bulmanın büyük rahatlığı içinde oluruz. Bu güvence; “Hayatta karşıma ne çıkarsa çıksın, onunla başa çıkabilirim” anlayışıdır. Üst benliğimiz sürekli olarak bize en güzel olan yolu izlememiz için, değerli ipuçları yollamaktadır. Bu noktada “sezgisel akıl” önem kazanmaktadır. Bağımlılıklarımızın büyük bir bölümü, neşemizin kaynağının yer aldığı benliğimizin derinliklerine ulaşamamaktan ve bu neşeyi gündelik yaşantımıza taşıyamamaktan kaynaklanmakta. Umutsuzluk içinde, kendi kendimizi tahrip etmemize yol açsa da, geçici çarelerin peşine düşmekteyiz.
Alt benliğin egemenliği altına giren akıl, önümüze çıkan büyük fırsatları görmekten acizdir. Dolayısıyla, içimizde çok daha büyük bir görüşe sahip olan bir parçamızla, üst benliğimizle iletişim kurmamız önemlidir.