Paris suikastinde ‘üç hilal’ izi!
Soruşturmada çarpıcı iddialar ortaya çıktı
“Ömer Güney, cinayetlerden bir gün önce Kürt derneğinin üyelerinin listesinin fotoğrafını çekti. Almanya’da üç hilalli yüzük takan Güney’in evinde büyük bir Türk bayrağı vardı.”
PARİS’teki Kürt Enstitüsü’nde 9 Ocak 2013’te Sakine Cansız, Fidan Doğam ve Leyla Şaylemez’in öldürülmesiyle ilgili yeni iddialar ortaya çıktı.
Fransız L’Express dergisinden Eric Pelletier imzalı habere göre, zanlı Ömer Güney cinayetten bir gün önce bir Kürt derneğine üye olanları fişledi ve siyasal olarak aşırı sağa yakın bir çizgideydi. Dergi, şu bilgileri aktardı:
Bir gün önce çekmiş
“Lyon yakınlarındaki Ecully’de bulunan polise bağlı teknik ve bilimsel araştırma laboratuvarı, Ömer Güney’in kullandığı Nokia marka cep telefonunun hafızasından silmeye çalıştığı fotoğraflara ulaştı. Fotoğraflar, cinayetlerden bir gün önce [Güney’in] gecenin bir vakti, Villiers-le-Bel’deki bir Kürt derneğine, üyelerin bulunduğu listeyi fotoğraflamak için girdiğini kanıtlıyor. Saat 04.30 ve 05.30 arasında, Türk devletine muhalif olan 329 üyenin üzerlerinde isimleri, adresleri ve telefon numaraları olan kimliklerini tek tek fotoğraflamış... [Ömer Güney] anahtarların yedeklerine sahip olduğu için içeri girebilmiş.”
Ülkücü müydü?
L’Express dergisi ayrıca, Ömer Güney’in 2003-2011 yılları arasında yaşadığı Almanya’da yapılan soruşturmadan da bilgiler aktardı: “[Ömer Güney’in] Münih’te Alman polisler tarafından sorgulanan arkadaşları ve iş arkadaşları onu sakin ve ‘bir kuşu bile öldürme becerisi olmayan biri’ olarak tanımlıyor. Onlara göre Ömer, ayrılıkçı fikirlerden de uzak biri. Aksine, ‘Türkiye’de aşırı sağ’ sempatizanı, MHP’ye yakın ve atış poligonuna sık giden biri. İki tanık, [Ömer Güney’in] üzerinde, aşırı sağcı ‘Bozkurtların’ sembolü ‘üç hilal’ bulunan bir yüzük taktığını doğruluyor. Tanıklardan biri, [Güney’in] odasında büyük bir Türk bayrağı olduğunu ve İstanbul’un en büyük futbol kulüplerinden Galatasaray tutkunu olduğunu hatırlatıyor.”
İki telefonu kayıp
Haberde, Ömer Güney’in cinayetlerden kısa bir süre önce, 2012’nin Aralık ayı ortasında ve sonunda Türkiye’ye gidip geldiğine de dikkat çekildi. Ayrıca Ömer Güney’in Türk ve Fransız şebekelerine bağlı beş farklı telefon kullandığı, bunlardan ikisinin ise bulunamadığı öne sürüldü. L’Express dergisi şu yorumu yaptı: “Soruşturmayı yürüten yetkililere göre Ömer Güney, Türkiye’de ‘alışmamış ve teknik numaralara benzeyen’ numaralara onlarca kısa mesaj göndermiş olabilir. Ankara’da kimi bu kadar sık ve gizlice aradığının bulunması için [Fransız yetkililer] şimdi Ankara’daki yetkililerin desteğini talep etmeli.”
Güney: Bir PKK’lı çekmemi istedi
Haberde, Ömer Güney’in savunmasında “Fransa bana komplo düzenledi” dediği ve kendisini “Kürt otonomisine yüzde 10 bin bağlı biri” diye tanımladığı ancak bu yeni bilgilerle savunmasının tartışmalı hale geldiği ifade edildi. Kasım ayında hâkim Jeanne DuyÈ tarafından sorgulanan Ömer Güney, bu fotoğrafları çektiğini kabul ediyor fakat bunu ‘adını vermediği’ PKK içinde bir kadronun talimatıyla yaptığını ve bu bilgileri “dışarıya göndermesi” istendiğini söylüyor. Dergi, Güney’in bu listeyi sabah Paris’in bir bölgesinde ‘kimliğini bilmediği ve adresi unuttuğunu’ söylediği Kürt hareketine destek çıkan birine vermeyi planladığını fakat daha sonra “telefonun hafızasını boşuna doldurmamak için” silmeye çalıştığını aktarıyor.