Haberin Devamı
Onur Saylak’ı oyuncu olarak çok beğenmemin yanı sıra çektiği kısa filmleri izlemiş, hayallerine seyirci olarak dahil olmuş biriyim. Yönetmenlik arzusu uzun süredir vardı ve buna adım adım hazırlandı. Hemen bir uzun metrajlı film çekmedi mesela... Kısa filmlerle festivalleri gezdi. Sonra Hakan Günday’ın Daha romanını sinemaya uyarladı ve iddia ediyorum bu yılın en iyi filmlerinden birini izledik. Daha filmdeki yönetmenlik performansına övgümüz bitmemişti ki, bu kez PuHu TV için Şahsiyet dizisini çektiği haberleri gündeme düştü. Önce rol aldığı Vatanım Sensin dizisinden ayrıldı, sonra da kadro açıklanmaya başladı. İlk haber Onur Saylak’ın Ay Yapım’la anlaştığı oldu. Bu oldukça kaliteli bir işle karşımızda olacak demekti. Çünkü Ay Yapım’ın izleyici de yarattığı algı bu! Ardından Şahsiyet adında bir dizi çekeceğini ve senaryosunu Hakan Günday’ın kaleme aldığı haberi geldi. Bu da mutlaka derdi olan, karakterlerin çok sağlam olduğu bir hikaye olacağının belirtisiydi. Çünkü Hakan Günday demek, hikayenin kalitesinden “şüphe etme” demekti. Daha sonra oyuncular belli olmaya başladı. Haluk Bilginer, Cansu Dere, Metin Akdülger, Şebnem Bozoklu, Hüseyin Avni Danyal, Necip Memili, Şenay Gürler, Önder Selen, Ayhan Kavas, İbrahim Selim, Fırat Topkorur, Recep Usta, Rabia Soytürk, Alptekin Ertürk ve Müjde Ar açıklandığında sanırım benimle birlikte herkesin beklentisi daha fazla yükseldi. Bir de jenerik yüklenince beklentim tavan yaptı. Çünkü gerçekten muhteşem bir jeneriği var Şahsiyet’in. Stranger Things’e benzetenler olmuş. Stranger Things’in çok ama çok üstünde bir işçilik var bu jenerikte...
İlk bölüm fazla uzundu
Şahsiyet’in cumartesi akşamı üç bölümü birden PuHu TV’ye yüklendi. Ancak ben ilk bölümünü basın gösteriminde çarşamba günü izlemiştim. Dizinin ilk bölümüne dair en büyük eleştirim uzun olmasıydı. 80 dakikalık ilk bölüm bana çok uzun geldi. Çünkü ilk bölümün yüzde 85’i Agah Beyoğlu’nun kim olduğunu anlatıyordu. Kısacası biz bir Hakan Günday romanı okuyorduk ve önce “kim” olayın kahramanı onu tanıyorduk. Kim sorusuyla derdim şu! Dijital dizi ve televizyon dizisi arasındaki farkı anlatırken çok kullandığım bir örnek var. Şahsiyet bu örneği güzel anlatmama sebep oldu. Televizyonda dizilerinde bir silah çıktığı zaman biz o silah ne zaman patlayacak ve kimi vuracak diye takip ederiz. Dijital dizide bir silah çıktığı anda patlar. Biz neden patladı, ardındaki sebep neydi onun peşinden gideriz. Şahsiyet’te silah ilk dakika çıktı ve patladı. Tipik bir dijital dizi kuralına uydu. Ancak ondan sonra yolunu televizyon dizisine kırdı. 80 dakika boyunca kim ve neden sorusuna takıldık. Kim sorusunun cevabını aldık ama neden sorusu havada kaldı. O nedenle ilk bölüm bittiğinde tek isteğim ikinci bölümü izleyip neden sorusuna cevap bulmaktı. Benim için ilk bölüm; şahane bir Agah Beyoğlu performansı izlemek, karakterleri tanımak adına güzeldi ancak Şahsiyet diji-tv karışımıydı. Kastettiğimin hikaye anlatım biçimi olduğunun altını tekrar çiziyorum, yanlış anlaşılmasın.
Onur Saylak büyük bir yük aldı
Fakat ikinci ve üçüncü bölümü izleyince rahatladım. Diğer karakterlerin hikayeye dahil oluşu, merak duygusunun artışı, Agah’ın cinayetlerini kadına şiddet uygulayan kişilerden seçtiğini görmek neden sorusuna dair fazlasıyla ipucu verdi. İşte Şahsiyet şimdi daha keyifli olmaya başlıyor. Her hafta üç bölüm birden verseler ne güzel olur. Çünkü ikinci ve üçüncü bölüm nasıl aktı anlamadım. Haluk Bilginer’in hayat verdiği Agah Beyoğlu karakteri öyle güzel çizilmiş ve ruhunu bu işe öyle bir koymuş ki o adamı tanıdığınıza yemin edebilirsiniz. Cansu Dere’nin canlandırdığı Nevra’dan bir şey çıkacak ama ne? Metin Akdülger’in oynadığı polis muhabiri, DJ kavramı nasıl iç içe geçti anlaması zor! Feci meraktayım! İnsanın aklında acayip şüphe bırakıyor. Ezcümle; Şahsiyet olmuş. Bu sezon 13 bölüm yayınlanacak. Seyircinin ilgisine göre ikinci sezonunda da 13 sezon yayınlanacakmış. Onur Saylak’ın rejisi, Feza Çaldıran’ın görüntü yönetimi, Sertaç Özgümüş ve Güntaç Özdemir’in müzikleriyle Şahsiyet Türkiye’deki dijital yayıncılığın fazlasıyla önünü açacak bir iş çıkarmış ortaya... Onur Saylak üstüne çok büyük bir yük almış. İyi ki de almış. Çünkü onun oyunculuk ve yönetmenlik duygusunu birleştirmesi bu ülkede yepyeni bir kırılmaya neden olacak. İlk adımı sen attın Onur ve belki farkında değilsin ama bir sürü insanın da önünü açtın! Artık daha sert işler izleyebileceğiz. Tebrikler!