Fi, Çi, Pi romanlarını 6 günde okumuş, hem buradan hem de sosyal medya hesaplarımdan çok etkilendiğimi yazmıştım. Açıkçası Fi’nin dizi olacağını duyunca kızdım. Sistemin bir parçası olmamamızı söyleyen yazar Azra Sarızeybek Kohen’in sistemin içine girmesinden hoşlanmadım. Çünkü Fi televizyona uyarlansaydı, asıl derdinden vazgeçmesi gerekecekti. Sansürlenmiş bir Fi izlemek benim gibi sıkı okurlarının tepkisini çekecekti. Ancak Fi, Puhu TV’nin yani Doğuş Yayın Grubu’nun dijital platformunun ilk dizisi oldu. İnternette yayınlanacak olması da umudumuzu artırdı. Cuma akşamı heyecanla Volkswagen Arena’da Fi dizisi için düzenlenen lansman gecesine gittim. En az iki bölüm izleyeceğimizi düşünmüştüm. Ancak beklentimin çok üstünde bir etkinlik vardı. Sektörün oyuncuları, yönetmenleri, yapımcıları, kanal yöneticileri, senaristleri, gazetecileri, reklamverenleri, menajerleri geceye katılarak desteklerini gösterdiler. Herkesin umudu vardı ve yüzü gülüyordu. Vodafone Red sponsorluğunda yayınlanan Fi’nin o gece bize sadece 15 dakikalık bir kolaj izlettiler. Sonra kendimizi eğlenceye verdik. Ama gecenin yarısında ben eve kaçıp Puhu TV’ye yüklenen 3 bölümü izledim. Gecede en az 2 dizi izleyen bendenize arka arkaya 60 dakikalık üç bölüm hiç koymadı. “Keşke 2 bölüm daha olsaydı” derken buldum kendimi...
Sen neymişsin Ozan Güven!
Ay Yapım-Kerem Çatay, Pelin Diştaş Yaşaroğlu’nun yapımcılığını, Nüket Bıçakçı’nın senaristliğini, Ayşe Barım’ın proje supervisorlüğünü, Cem Öğet’in müziklerini ve Mert Baykal’ın yönetmenliğini üstlendiği dizide; Ozan Güven, Serenay Sarıkaya, Mehmet Günsür, Berrak Tüzünataç, Büşra Develi, Osman Sonant, Tülay Günal rol alıyor. Dizi, Can Manay (Ozan Güven) karakterinin insan olmanın maliyetini anlattığı bir monologla açılıyor. Ozan Güven Can Manay karakterini öyle bir giymiş ki, izlerken bir an bile tereddüte düşürmüyor seyirciyi... Üstelik okuyucunun hayalinde yarattığının çok üstüne çıkmış. Duru’yu (Serenay Sarıkaya) gördüğü ilk an sadece bakışıyla bize nasıl saplantılı bir Can Manay izleyeceğimizi veriyor. Gergin anlarında suyu bir dikişte içmek, yüzeylere olan hassasiyeti gibi detaylarla da karakteri bize fazlasıyla geçirdi. Bana sen neymişsin Ozan Güven dedirtti. Serenay Sarıkaya’ya bir şey diyen taş olsun! Duru’nun güzelliğini, hırsını, dans tutkusunu öyle güzle geçirdi ki, zaten Duru’yu başkası oynayamazdı dedirtti. Özellikle ilk bölümdeki dans koreografisinde onun dansçı olmadığını düşünmedim bile... Helal olsun, kendini zorlamaktan hiç vazgeçmiyor ve her seferinde daha iyisine cesaret ediyor.
Büşra Develi oh dedirtti
Deniz’in (Mehmet Günsür) şahane resim verdi, sanata olan aşkını fazlasıyla hissettik. Ama ilk üç bölümdeki ağırlığı azdı. İlerleyen bölümlerde çatışmalarının artacağını biliyorum. Özge (Berrak Tüzünataç) röportaj sahnesinde şahaneydi. Aslında en zor karakter Özge! Çünkü hep iki uç arasında geziyor. Onu merak böceği sokmuş, merak etmeden duramıyor. Gözü kara, kimseye eyvallahı yok! Üçüncü bölümde biraz açıldı karakter. Sonrasında onun macerasını çok ama çok merak edeceksiniz. Bilge’nin kim olacağını fazla kafaya takmıştım. Çünkü o Bilge her şeyi değiştirme gücüne sahip olacak. Büşra Develi olduğunu duyduğumda büyük bir oh çekmiştim. Çünkü inanılmaz karakteristik bir yüzü var ve iyi oyunculuk sergilemek için kendisini zorluyor. Bilge’nin de masumiyetten faydacıya dönen halini izleyiciye verdi. Eti’yi Tülay Günal’dan başkası oynayamazdı. Bir kadın oynadığı her rolü bu kadar mı taşır? Kontrollü ama şefkatli Eti’yi hissettirdi. Sadık da en merak ettiğim karakterdi. Osman Sonant saçıyla ve tavrıyla oynayarak Sadık olmuş. Sonraki bölümlerdeki dönüşümünü heyecanla bekliyorum.
En büyük alkış Mert Baykal’a
Ezcümle; Fi’nin üç bölümünü de çok beğendim. Ancak en büyük alkışım yönetmen Mert Baykal’a! Açılarından mizansenlerine, yarattığı dünyadan detayları oya gibi işlemesine her şeyi bize verdi. Ay Yapım ve senarist Nüket Bıçakçı romana sadık kaldığı için teşekkürler! Benim gibi sıkı bir Fi, Çi, Pi okuyucusunu mutlu ettiniz. Puhu TV, Türkiye’nin dijital yayıncılığına yakışır bir işle ve lansmanla yayın hayatına başladı. Yolu açık olsun! Umarım böyle yüz akı işler yapma cesaretini daha fazla gösterirler. Çünkü hem kısa, hem kaliteli, hem sansürsüz bir Türk dizisi izlemek bize çok iyi geldi. Fi, dijital dizilerin yolunu açacaktır.