Ölümle barışırsak kanseri yeneriz dedi ve...
Yurtsan Atakan önceki gece yaşamını yitirdi
Bir süredir kanser tedavisi gören gazeteci Yurtsan Atakan önceki gece yaşamını yitirdi. Son olarak Akşam gazetesinde köşesinde teknoloji yazıları kaleme alan Atakan, rahatsızlığı nedeniyle yazılarına bir aydır ara vermişti.
Türkiye’nin internetle tanışmasına büyük katkıları olan gazeteci Yurtsan Atakan’ın eşi Lale Atakan, eşinin ölümünden duyduğu üzüntüyü dile getirerek, “Çok iyi bir baba çok iyi bir eşti. Gencecik yaşta öldü” dedi. Konuşması sırasında gözyaşlarına hakim olamayan Atakan, “Çok değerli bir insandı. Huzur içinde öldü, hep yanındaydım, huzurluydu” diye konuştu. Yurtsan Atakan’ın cenazesinin, bugün Levent camisinde öğle vakti düzenlenecek törenin ardından Ulus Mezarlığı’nda defnedileceği öğrenildi.
Sanki 5 yıl önce içine doğmuştu
Hiçbir kanser amansız değil
Ufuk Güldemir ölünce medyanın kronik kanseri yine nüksetti. Gazetelerin, televizyonların kanseri amansız hastalık olarak anma cehaleti yine ayyuka çıktı.
Hatta bazı yazarlar işi iyice ileri götürdü, Ufuk Güldemir’in ölümüne yol açan pankreas kanserini asla yenilmesi mümkün olmayan bir hastalıkmış gibi andılar. Böyle yapmakla kanserle savaşan onbinlerce hastanın moralini sıfırladıklarını, pankreas kanserine yakalanlara “Sen bitmişsin, ölüsün, boşuna çabalama...” dediklerinin farkında bile değiller.
Bir kere kanser artık amansız hastalık filan değil. Kanserin çaresiz türü de yok. Her türlü kanserin en ileri aşamasında olanlardan bile kurtulanlar var. Ama az ama çok, var...
Evet, bazı kanser türleri, diğerlerinden çok daha tehlikeli. Evet, hastalığı ileri aşamada teşhis edilenlerin iyileşme olasılığı erken teşhis edilenlere göre daha düşük.
İstatistiklere göre pankreas kanserine yakalanların yüzde 10-15’i bir yıldan fazla yaşıyorlar. İyileşme olarak kabul edilen beş yıl hedefine ulaşanların oranı ise düşük ama sıfır değil.
Bir de şu var tabii. Kansere yenilmeyi illa ölüme yenilmek anlamında almak yanlış.
Er ya da geç herkes ölüme mahkum. Dolayısıyla eğer zaferi yaşamını sürdürmek olarak kabul edersek, er ya da geç hezimete uğrayacağımız aşik·r.
Kanseri yenmek, beyinde bitiyor. Kanseri yenmenin tek yolu ölümle barışmak.
Kansere yenilenler, kanser nedeniyle ölenler değil. Daha önce de yazdığım gibi, kanser insana, kansere yakalanmayan çok az kişiye nasip olan mutlak zaferi tatma şansı veriyor. Ölümle barışıp, mutlak zaferi kazandıktan sonra ise kanserle dostluk maçı başlıyor. Mücadele, şampiyonluktan sonra yapılan bu dostluk maçından galip çıkmak için gerekiyor.
O da az çetin bir mücadele değil, ayrı konu...
Ölüm, yaşamın ayrılmaz bir parçası. Ölümle barışmadıkça yaşamla barışık olmak imkansız.
20 Haziran 2007