Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya başkanı Putin’e yazdığı mektup açıklandı. Erdoğan bu mektupta düşen uçakla ilgili “üzüntü” bildiriyor.
“Üzüntü” bildirmek, özür dilemek anlamına gelmiyor. Şu anlama geliyor: Siz de bir adım atarsanız özür dileyebiliriz.
Putin’in cevabı şu anda belli değil. Özür ve tazminat talebi tekrarlanabilir. Bu talebin yanına bir “açık kapı” da eklenebilir.
Cevap nasıl gelirse gelsin, Ankara Rusya ile ilişkileri normalleştirme yönünde önemli bir adım atmıştır.
Çevremizdeki ülkelerle ilişkilerimizin şu andaki durumuna baktığımızda manzaranın hiç de iç açıcı olmadığını tespit etmek zor değil.
Ama Ankara, bütün ilişkilerin “revizyon”u yolunda önemli hamleler yapmaya başlamıştır.
İsrail ile ilişkilerin normalleşmesine çok yaklaşılmıştır. Bu noktaya varılırken, İsrail’in Gazze ablukası meselesi de tartışılmaya devam etmektedir.
Türk kamuoyuna, Ankara’nın bu anlaşmaya ulaşırken Gazze konusunda herhangi bir geri adım atmadığı mesajı verilmektedir.
Böyle bir barışma sürecinde iki tarafın taleplerinin de tam olarak yerine gelmesi söz konusu olmaz. İki taraf da belli tavizler verdiği zaman bir uzlaşmaya varılır.
Rusya meselesinde ise Putin’in tavrı şu ana kadar hiç taviz vermeden özür ve tazminat talebi noktasındadır.
Rus uçağının düşürülmesiyle ilgili olarak, Ak Parti’ye yakın medyada, bunu “paralel yapı”nın, Gülen cemaatinin Türk-Rus ilişkilerini bozma icraatı olduğu iddiası da yer almıştı.
Bu da özür için bir kapı aralamak anlamına geldiğine göre, Ankara’nın özür dilemeye çok yaklaştığını da söyleyebiliriz.
Türk-Rus ilişkileri milyarlarca dolar zararın ardından onarıldığı zaman, “neyse bunu da atlattık” deyip geçebiliriz.
Ama “Peki biz bunu niye yaptık” diye sorarak Rus uçağının düşürülmesi anına ve Ankara’nın Suriye politikasına da dönebiliriz.
Rusya krizinin çıktığı andan itibaren verilmiş olan mesajları dikkate alırsak, siyasi iradenin Türk halkına “biz bunu niye yaptık” sorusunun cevabını çok açık vermesi gerektiğini de görebiliriz.