Yalnız bir katil mi?

Katil zanlısının şu ana kadar çizilen profili, internet kafelerde kafası bulandırılmış, kıt akıllı ve kolay kışkırtılabilir bir genç...

Haberin Devamı

Katil zanlısının şu ana kadar çizilen profili, internet kafelerde kafası bulandırılmış, kıt akıllı ve kolay kışkırtılabilir bir genç... Önemli bir bağlantısı bilinmiyor, cinayetin bazı milliyetçi kışkırtmaların etkisiyle işlendiğine inanılması için yoğun bir faaliyet var.

30 yıl geriye gidelim, 1978-79-80 yıllarını hatırlayalım. Abdi İpekçi’yi öldüren Mehmet Ali Ağca, ülkücülere takılan, ama önemli bir bağlantısı görülmeyen, kafası biraz karışık, akli dengesinden kuşkulanılan bir Malatyalı genç olarak ortaya çıktı. Sonra askeri hapishaneden kaçırıldı. Kimlerin nasıl kaçırdığı hâlâ bilinmiyor.

O dönemdeki diğer şiddet olaylarının içinden de başka Malatyalı gençler çıktı. Bunlar arasında o sırada fazla bir bağlantı kurulamadı. Sonra ilk bağlantılar Papa suikastıyla açıklık kazandı. Bu Malatyalı gençlerin birbirleriyle ilgisi vardı.

Sonra bu bağlantıların üzerine fazlasıyla giden bir gazeteci daha öldürüldü. Uğur Mumcu, Ağca-Papa suikastı bağlantısının son parçasını oluşturan ve tablonun bütününü de gözler önüne serecek, daha sonra Susurluk çetesi olarak ortaya çıkacak oluşumun peşine düşmüştü. Kuşkusuz devlette bazı kaynaklar Uğur Mumcu’ya yol göstermiş, hatta ona bazı bilgileri vermişti. Yani devlet aslında Susurluk çetesini biliyordu.

Sonra Uğur Mumcu öldürüldü. Ağca’yı askeri hapisaneden kaçıranlar bulunamadığı gibi Uğur Mumcu’yu öldürenler de bulunamadı.

***

Son dönemdeki bazı olaylara bakıldığında, Hrant Dink cinayeti de dahil, 20 yıl önceki Malatyalılara benzer bir Trabzonlu gençler dizisi ortaya çıkıyor. O zaman birileri o Malatyalı gençler arasında kullanmaya uygun bir damar bulmuştu. Bugün de Trabzonlu gençler arasında bir damar bulunduğuna ilişkin kuşkuları dikkate almak gerekiyor.

Rahip cinayeti, Danıştay baskını, Hrant Dink cinayeti... Bu olaylar çerçevesinde bazı ipler çekildiğinde, bir ucu 20 yıl öncesinin oluşumlarına dayanan, yine bazı ülkücü çevreler, bazı emekli asker kişiler, bunların Susurlukçularla bağlantıları, kendilerine “ulusalcı” diyen bazı gruplar çıkıveriyor.

***

Hrant Dink cinayeti, kafası bulanık bir gencin tek başına kalkıştığı bir eylem olarak ele alınıp dosya kapatılırsa, bu ülkenin başına gelecekler daha bitmemiş demektir.

Danıştay baskınının dosyası o kadar hızlı kapatılmamış olsaydı, belki Hrant Dink cinayeti de olmayacaktı.

1980 öncesi yaşananları, Ağca’nın yakalandığında verdiği profili hatırlayıp, bütün bu olaylarda daha sonra ortaya çıkan ilişkileri de düşündüğümüzde Dink cinayetinin arkasının mutlaka ortaya çıkarılması gerektiğini görüyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti bunu yapabilecek güce ve imkânlara sahiptir.

DİĞER YENİ YAZILAR