Cevdet Yılmaz: Türkiye, dünya lojistiğinde merkezi konum elde edecek
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Sahip olduğumuz coğrafi konumla, siyasi ilişkilerimizle, inisiyatiflerimizle, inanıyorum ki Türkiye, dünya lojistiğinde merkezi bir konum elde edecektir, elde etmektedir." dedi.
Yılmaz, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nde (TOBB) düzenlenen "Türkiye Yüzyılı'nda Ulaştırma Koridorları ve Transit Taşımacılık Toplantısı"na katıldı.
Toplantıda konuşan Yılmaz, Balıkesir'de bir mühimmat fabrikasında meydana gelen kazada hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifa diledi. Yılmaz, hadisenin çok boyutlu olarak adli ve idari yönden incelendiğini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Türkiye Yüzyılı hedeflerini hayata geçirirken, ulaştırma ve lojistik sektörünün, yalnızca Türkiye'nin kalkınması için değil, bölgesel ve küresel ticaretin güvenliği ve sürekliliği açısından da kritik bir role sahip olduğunu ifade etti.
Türkiye'nin, küresel ticaretin şekillenmesinde belirleyici bir rol üstlendiğini belirten Yılmaz, toplantının, Türkiye'nin stratejik konumunun sağladığı fırsatları hayata geçirecek adımları belirleme açısından büyük öneme sahip olduğunu bildirdi.
Yılmaz, lojistiğin, küresel ekonomi ve ticaretin kalbi olduğunu belirterek coğrafi konumu sayesinde Türkiye'nin, küresel lojistiğin merkezi olma yolunda avantajlara sahip olduğunu dile getirdi.
Türkiye'den 4 saatlik uçuş süresiyle yaklaşık 1,4 milyar insanın yaşadığı ve 8,6 trilyon dolarlık ticaret hacmi bulunan 67 ülkeye ulaşılabildiğine dikkati çeken Yılmaz, Asya ile Batı arasındaki ticaretin gerçekleştirilmesinde "Orta Koridor"un önemli bir yere sahip olduğunu bildirdi.
Türkiye'nin, Ukrayna-Rusya savaşıyla önemi daha iyi anlaşılan "Orta Koridor"da inisiyatif aldığını kaydeden Yılmaz, ticaret koridorlarının geliştirilmesinin sadece kalkınma bakımından değil bölgesel güvenlik bakımından da çok önemli olduğuna değindi.
"KALKINMA YOLU İLE GÜNEYDOĞU ANADOLU'YA ÇOK BÜYÜK DESTEK GELECEK"
Yılmaz, Türkiye olarak üzerinde çalıştıkları bir başka koridorun "Kalkınma Yolu" koridoru olduğunu belirterek, "Bu projeyle, Irak'ın Faw Limanı'nda şimdiden büyük bir sanayi bölgesi planlanıyor. Yine bütün bu güzergah boyunca inanıyorum ki bir refah havzası oluşacak. Barışa, bölgesel güvenliğe, refaha katkıda bulunacak. Ülkemizin ihraç ürünlerinin Kalkınma Yolu üzerinden Körfez ülkelerine ve hatta Basra Körfezi'nden Güney Asya'ya erişimi kolaylaşmış olacak. Bunun bölgesel bir yansıması da olacak. Tüm Türkiye'ye bunun katkısı olacak ama fazla da Güneydoğu'ya olacak. Kalkınma Yolu'nun yapılmasıyla Güneydoğu Anadolu bölgemizin bölgesel kalkınmasına da çok büyük bir güç, destek gelmiş olacak." diye konuştu.
Zengezur Koridoru'nun bir diğer önemli koridor olduğunu belirten Yılmaz, bu projenin de Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz'in bölgesel kalkınmasına da çok ciddi katkılarda bulunacağını söyledi.
Farklı koridor arayışları içinde olan ve böylece Türkiye'yi "baypas" etmeye çalışan ülkelerin de olduğuna dikkati çeken Yılmaz, "Ama sahip olduğumuz coğrafi konumla, siyasi ilişkilerimizle, inisiyatiflerimizle, inanıyorum ki Türkiye, dünya lojistiğinde merkezi bir konum elde edecektir, elde etmektedir." dedi.
"SURİYE, ÜLKEMİZİN TAŞIMACILIĞI VE LOJİSTİĞİ İÇİN YENİ PERSPEKTİFLER SUNACAK"
Suriye'de yeni bir dönemin başladığını anımsatan Yılmaz, şöyle devam etti:
"Uzun zamandır lojistiği, ticareti, taşımacılığı konuştuğumuzda içinde bulunduğu şartlardan dolayı Suriye'yi konuşamıyorduk. Yeni ortamda ise önümüze farklı bir perspektif koymamız gerektiğini düşünüyorum. Suriye ile kardeş bir ülke olarak, komşu bir ülke olarak, Suriye'nin yeniden yapılanması, huzuru, istikrarı için her türlü gayreti sarf edeceğiz. İnanıyorum ki, önümüzdeki süreçlerde hem Suriye'nin hem Türkiye'nin hem tüm bölgenin refahı artacak. Suriye sahip olduğu coğrafi konumla ülkemizin taşımacılığı ve lojistiği için de yeni perspektifler sunmuş olacak. Az önce bahsettiğim koridorlara alternatif değil, onlara ilave olarak, onları tamamlayıcı, destekleyici bir coğrafya olarak lojistiğimiz, ticaretimiz açısından önümüzdeki dönem bize yeni fırsatlar çıkaracak."
Ulaştırma alanında, teknolojik gelişimlerin de mutlaka dikkatle analiz edilmesi gerektiğini ifade eden Yılmaz, önümüzdeki süreçte lojistiğin de dijitalleşmesinin çok kıymetli olduğunu bildirdi.
Yılmaz, üretken yapay zekayı verimliliği artırmak ve kaynakları daha etkin kullanmak için değerlendirmek gerektiğine işaret ederek, "Bu konuda da bir yeni stratejimiz, yeni bir yol haritamız var. İnsan kaynağını geliştirmekten start-up'ları desteklemeye varıncaya kadar ciddi bazı eylemlerimiz var. Bunun lojistiğe de yansıması çok kıymetli." dedi.
Daha az karbon üreten ekonomilerin, ticarette daha avantajlı bir konuma geleceklerini bildiren Yılmaz, Avrupa Birliğinin sınırda karbon düzenlemesi gibi uygulamalarının iklim politikaları ile ticaret politikalarının artık iç içe geçeceğini ortaya koyduğunu, aynısını Türkiye'nin yapması gerektiğini söyledi.
"İKLİM KANUNUMUZ OLGUNLAŞMIŞ DURUMDA, EN KISA SÜREDE YASALAŞMASINI BEKLİYORUZ"
Yılmaz, ticaret politikalarının çok önemli bir boyutunu yeşil ve dijital dönüşümün oluşturacağını söyleyerek, "Bu konuda da ciddi bir hazırlığımız var. İklim kanunumuz olgunlaşmış durumda. Meclisimizin gündemine göre inşallah en kısa sürede yasalaşmasını bekliyoruz. Bir emisyon ticaret sistemi kuracağız. Oradan elde ettiğimiz kaynaklarla da sanayimizin yeşil dönüşümüne katkıda bulunacağız. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte yine her alanda bu yeşil dönüşüm, daha az karbon üreten sistemler önemli hale geliyor. Bu çerçevede de demir yollarının önemi bir kat daha artmış olacak. Ulaşım modları için de demir yollarını daha öncelikli bir alan olarak gördüğümüzü ifade etmek isterim." diye konuştu.
Orta Anadolu ile Akdeniz bağlantısı gibi farklı coğrafi bölgeleri tamamlayıcı ilişki içinde bağlayan projelerin de önemine değinen Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Orta Karadeniz'den başlayıp Orta Anadolu'ya ve Akdeniz'e inen bir eksende lojistik hatlarımızı iyileştirdiğiniz zaman bu bir yeni üretim havzasına da dönüşecektir. Özellikle afet riskleri daha yüksek olan bölgelerden buralara sanayinin gelmesi yine tamamlayıcı bir ilişkiyle lojistik maliyetlerin düşürülmesiyle daha rekabetçi bir sanayi yapısının oluşması yönünde. Bunları da destekliyoruz. Genel perspektifimiz de şu; bütün illerimizin limanlara erişimini sağlamak ve bunu da en kısa sürede, en düşük maliyetle gerçekleştirilmesine katkıda bulunmak. Bu anlayışla projelerimizi, programlarımızı hazırlıyoruz."
Her alanda olduğu gibi ulaştırma ve lojistik alanında da başarının sırrının kamu ile özel işbirliğinden geçtiğini belirten Yılmaz, planlama aşamasından uygulamaya kadar her alanda kamu ile özel işbirliğini kuvvetlendirmek gerektiğini kaydetti.