İki gün önce bir çocuk kayboldu…
Uyanıp üzerinde uyku tulumuyla evden çıkmış, gitmiş...
Neden çıkmış, nasıl çıkmış… Henüz bilmiyoruz…
Tanıdığım böyle iki çocuk var. Biri bildiğin uyurgezer. Yataktan kalkıyor, kapıyı açıyor ve çıkıp gidiyor. Sabah soruyorsun neden çıktın diye, hiçbir şey hatırlamıyor. Dört yaşında bir şey o da.
Öteki ise kuş, kedi, köpek meraklısı… Hayvan peşinde koşmak için evin dışına çıkıp duruyor… Benim 1 yaşındaki kız da sokak meraklısı. Evin kapısı açıldı mı çıkmak için deliriyor.
Pamir de meraklı bir çocuk belli ki… Nasıl önlemini almazsın, ne biçim anne babasınız diye sormak çok anlamlı değil… Kapıyı kilitlemediğimiz (hepimizin) çok oluyor…
Baba, bana çok tanıdık bir adam… Çocuğun cesedi bulunmadan evvelki konuşmalarını dinledim, bu dil benim çevremim dili… Ben etrafımın Türkçesi, kelimeleri… Tanısaydım, muhtemelen ahbaplık kurabilirdim. En azından daha makul komşular olurduk… Çok uzak dünyaların insanları değiliz...
Pamir’in kaybolması çok ilgi gördü...
Önce sosyal medyada yayıldı jet gibi… Çocuk sevimli, baba Beyaz Türk… Hangi sırayla bilmiyorum ama AKUT devreye girdi. Sonra Valilik. Jandarma.. Helikopterler. Sivil insanlar. Mahalleli. Komşular.
İnsanı etkileyen bir dayanışma çıktı ortaya. Hayatımda ilk defa motorlu paraşüt diye bir şey duydum. Bir vatandaş, aramalara yardım etmek için uzun uzun uçmuş olay mahalli üzerinde…
Sultanbeyli’den çıksaydı bu küçük çocuk, bu kadar ilgilenecek miydi STK’lar, devlet, sivil vatandaşlar, paraşütçüler, sosyal ve konvansiyonel medya?
Muhtemelen hayır. Bu da gurur duyulacak bir şey değil. Kaybolan her çocuk (yılda on bin imiş) keşke bu kadar ilgi görse.
Ama olmuyor diye Beyaz Türklerin dayanışması bir günah mıdır? Bir komplonun parçası mıdır? Yeni bir isyanın habercisi midir?
Neden bu kadar patırtı kopmuş diye çok rahatsız olanlar oldu.
Büyük bir AKP fanı, korkunç komplo teorileri üretti.. Bunun bir Gezi-Fethullah Gülen ittifakı olduğunu, sözüm ona çocuğu aramak için ormana girenlerin esas maksatlarının 3. Köprüyü protesto etmek olduğunu, bunun için uygun bir kamp yeri aradıklarını, bu sefer seçilen sembolün (“Kayıp Çocuk”) çok manidar olduğunu… Organize olanların kendilerini vicdanın sesi olarak tanıtacağını… Geri kalan herkesi suçlayacağını…
Yani demesi şu: Ortada kaybolan bir çocuk yok (Gezi’de de kesilen ağaç yoktu) çocuk kayboldu diye ortalığı kaldırıp yeni bir Gezi düzenliyor bu vatan hainleri…
Gezi’de su yüzüne çıkan nefret ateşi, zerre hararet kaybetmemiş… Bu kadar iğrenç bir komployu teorileyebilmek hakikaten maharet ve dev bir zavallılık ister.
Utanmak değil artık duygum.
Bir çocuğu aramak bile “2. Gezi kalkışması” sayılıyorsa… Sandığımızdan daha korkak ve günahkarlar demek ki..
Dün, öğleden sonra küçük çocuğun cesedini buldular… Yan evin havuzuna düşmüş.. İlk baktıklarında bulamamışlar… Niye ilk seferde bulamamışlar, neden daha dikkatli bakılmamış, o çocuğun cesedi oraya sonradan mı gelmiş….
Bilmiyoruz… Her şey olabilir. Veya hiçbir şey olmayabilir.