Elimde bilimsel bir rapordan alınan bir sayfa var. Başlığı, “Türkiye’de madde kullanımına başlama yaşı”.
Şöyle:
15 yaş altı: % 31
16 - 20 yaş: % 43
21 - 25 yaş: % 12
26 - 30 yaş: %6
30 yaş üstü: % 8
Yani, bu ülkede madde bağımlılarının yüzde 74’ü, bu belaya 20 yaşına gelmeden bulaşıyor.
Düşünebiliyor musunuz?
Bir not daha ileteyim... Aktardığım bu tablo, Milli Eğitim Bakanlığı’nın “Madde Bağımlılığı” konusunda verdiği eğitimlerde kullandığı verilerden sadece bir sayfası...
***
Yukarıdaki tabloda yer alan “madde” sözcüğü ile ne kast ediliyor, onu da söyleyelim.
Alkol, amfetamin türü uyarıcılar, kafein, esrar ve sentetik kannabinoidler (yani bonzai), kokain, hallüsinojenler, uçucu maddeler, nikotin, opiyatlar, fensiklidin ya da benzerleri, sedatif, hipnotik ve anksiyolitikler.
***
Madde bağımlılığında tablo yukarıdaki gibi olunca, bir noktaya daha dikkat çekmek gerekiyor.
Gençlik döneminde bağımlılık düzeyine göre 4 evre var:
- Deneysel kullanım evresi,
- Sosyal kullanım evresi,
- Riskli kullanım evresi ve
- Bağımlılık evresi.
Ve sorun şu ki; aileler maalesef ancak ‘bağımlılık evresi’nde farkına varabiliyor çocuğun ya da gencin içine düştüğü tehlikenin. Yani genellikle iş işten geçtikten sonra. Ya da en azından, geriye dönüşün iyiden iyiye zorlaştığı evrede.
***
Bağımlılık yaratan maddelerin temini ise yine ne acıdır ki, tahmin edebileceğinizden bile daha kolay.
Okulda, askerde, yani kışlalarda ya da birliklerin bulunduğu bölgelerde...
Hatta, bağımlıların tedavi gördüğü merkezlere torbacıların geldiği bilgisi var yapılan araştırmalarda. Düşünün...
Aynı madde satıcılarının (torbacıların) evlere servis yaptığı, ailenin evden çıkarmadığı çocuklara bir şekilde maddeyi ulaştırdığı bilgisi...
***
Bu konuya devam edeceğim ama “Nereden çıktı şimdi bu mevzu” diye düşünenlere hemen yanıt vereyim:
Ben bir seçmenim. Ve aynı zamanda da bir baba, bir ebeveyn.
Siyasetçilerden beklentilerim arasında, evlatlarımızı bu tehlikeden korumak için ne yapmayı düşündüklerini duymak da var. Ya da gündemlerinde, programlarında böyle bir konu var mı, yok mu; bunu...
***
Sadece Emniyet’in ‘Narkotik’ birimi vasıtasıyla çözülecek bir mesele değil söz konusu olan.
Ailelerin bilgilendirilmesinden çocukların eğitimine, öğretmenlerin bilinçlendirilmesinden okul yönetimlerinin denetlenmesine, medyanın işlevinden bu konudaki yasal mevzuatın güncellenmesi gereğine kadar birçok boyutu var mevzunun.
***
Son yıllarda, sigara ve tütün ürünlerinin kullanımına karşı alınan önlemler yoluyla bu bağımlılık ile mücadelede ciddi bir mesafe kat edildiği ortada.
Demek ki, kararlı olunduğunda ve sürekli takip ile caydırıcılık ortamı yaratıldığında başarılı olunabiliyor.
İşte bu yüzden, Türkiye’yi yönetenler ve yönetmeye aday olanlardan, ‘madde bağımlılığı’ konusundaki projelerini de duymak istiyorum.