Defalarca gittiğim bir ülke İsrail.
Halkının, Türklere karşı olağanüstü bir sevgisi, sempatisi olduğunu gözlemledim hep.
İstisnaları muhakkak vardır ama kahir ekseriyetten gördüğüm hep bu oldu.
Türkiye’ye tarihten kaynaklı var olan gönül bağının yanı sıra, sokaktaki İsrailli’de İslam düşmanlığı da görmedim aslında.
Ama o büyük çoğunluğun hissiyatı, İsrail devletini yönetenlere bir türlü yansımıyor.
Türkiye ile ilişkileri getirdikleri nokta malum. Bu ayrı bir başlık...
Ama bundan da daha vahimi, Müslüman dünyadaki antisemitizmin değirmenine sürekli su taşıyan politikalar uyguluyor İsrail yönetimleri.
İşte son Mescid-i Aksa tacizi.
Bizatihi ‘din devleti’ olan İsrail’in, bir başka dinin kutsallarına karşı bu kadar hoyrat, bu kadar pervasız olmasını kim, nasıl açıklayabilir?
Kendi dininin değerlerini (haklı olarak) dokunulmaz sayan İsrail’i yönetenler; bıkmıyor, usanmıyor aynı kutsal topraklar üzerinde, komşularının kutsal değerlerini kaşımaktan.
Filistin sorunu özelinden hareketle, İslam dünyasının genelini tahrik eden anlayış ve politikalarla bugüne kadar elde ettikleri ortada. Tabii bu coğrafyayı getirdikleri nokta da.
Bundan sonra da farklı olmayacak.
Huylu huyundan vazgeçmediği sürece, bu sıkıntı sona ermeyecek.
Bağış’tan kati ret
“İddia edilen parasal menfaat sağlama eylemi, evrende mevcut ve gerçekleşmiş değildir.”
Bu cümle, AB eski Bakanı Egemen Bağış ‘ın, hakkındaki iddiaları soruşturan TBMM komisyonuna, avukatı vasıtasıyla verdiği dilekçeden.
***
Aralarında Bağış’ın da bulunduğu 4 bakan hakkındaki soruşturmada, savcının takipsizlik kararı verdiğini biliyoruz.
Karar, aynı konuyu soruşturmak üzere kurulan Meclis komisyonuna gönderildi. Dosya için takipsizlik kararı verilmesi TBMM soruşturma komisyonunu bağlamıyor. Komisyon çalışmalarına devam ediyor.
***
Savcılığın verdiği takipsizlik kararının 61’inci sayfasında yer alan kritik bir ifade var.
Şöyle: “Yapılan soruşturmada kendilerine bir takım parasal menfaatler temin edilen kamu görevlilerinin...”
Yani savcı, 4 bakan ve 1 yüksek bürokrat hakkında açık açık, “parasal menfaat sağlamamışlardır” demiyor.
Eski Bakan Egemen Bağış da, Meclis soruşturma komisyonuna gönderdiği dilekçe ile işte bu noktaya, kati bir dille itiraz ediyor.
***
Bağış’ın avukatı Bülent Hayri Acar imzasıyla 3 gün önce (4 Kasım 2014) komisyona gönderilen dilekçede şu cümleler yer alıyor:
“İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kararında, ‘Yapılan soruşturmada kendilerine bir takım parasal menfaatler temin edilen kamu görevlilerinin’ (s. 61) şeklinde bir ifade yer almaktadır. Karardaki bu ifade, müvekkil bakan hakkında ister kullanılmış olsun, ister olmasın, müvekkil bakan için doğru ve geçerli değildir.
Müvekkil bakana iddia edildiği gibi bir takım parasal menfaatler sağlanmamıştır. İddia edilen parasal menfaat sağlama eylemi, evrende mevcut ve gerçekleşmiş değildir.”
***
Bu adımdan benim anladığım; Egemen Bağış’ın yargının yanı sıra asıl kamu vicdanında aklanmayı önemsediği ve bunun için savcılığın takipsizlik kararını yetersiz gördüğü.