Ankara, Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu'nu geçici olarak tahliye etmeyi tartışıyor.
Suriye'de iç karışıklığın başladığı gün itibariyle, Türkiye, türbe ve karakol ile ilgili hazır tuttuğu alternatifli planlarını bölgedeki gelişmelere göre güncelliyor.
Gelinen noktada ise göz önünde bulundurulan farklı ihtimaller doğrultusunda belirlenmiş bu alternatiflerden, 'tahliye' seçeneğinin öne çıktığı belirtiliyor.
İstihbarat ve güvenlik birimlerinin hükümete sunduğu son raporlarda, Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu'nun 'muhtemel bir çatışma ortamında, mecburi olarak tahliye edilmesi yerine, bu işlemi Türkiye'nin kendi inisiyatifi ile planlı şekilde gerçekleştirilmesinin yerinde olacağı' görüşüne yer verildiği konuşuluyor.
Neden tahliye?
Son gelişmeler üzerine 'tahliye seçeneği'nin ağırlık kazanmasının ana gerekçesi gayet açık ve anlaşılabilir.
Şöyle ki...
Türkiye'nin 'kendi sınırları dışında sahip olduğu tek toprak parçası' statüsünde olan türbe ve karakol, bu özelliği itibariyle, mevcut konjonktürde Ankara'nın 'yumuşak karnı' durumunda.
Konuyla ilgili birimlerin bu noktadaki ortak değerlendirmesini şöyle özetlemek mümkün:
- Türbe ve karakola yönelik bir taciz ateşi veya uzaktan ağır silahlarla yapılacak bir saldırı ya da doğrudan fiili işgal girişiminin; orada görev yapan Özel Kuvvetler personelinin çatışmaya girmesi, eş zamanlı olarak da Türkiye'nin (uzun menzilli top atışı, sınır hattında bekleyen destek timlerinin bölgeye indirilmesi, helikopter taaruzu ve savaş uçaklarıyla düzenlenecek hava operasyonu yollarıyla) doğrudan müdahalesi sonucunu doğuracağı herkes tarafından biliniyor. Türkiye bunu, en yetkili ağızlarından ve defalarca deklare etti.
- Resmen ilan edilmiş bu gerçeği bilen IŞİD veya herhangi başka bir odak, Türkiye'yi doğrudan savaşa sokmak maksadıyla, Süleyman Şah'a yönelik bir provokasyona yeltenebilir ve 'Türk yurduna saldırı' olarak kabul edilecek o adımı atabilir. Tahliye işte bu ihtimali ortadan kaldırır. Yani 'Türkiye'nin tek başına Suriye topraklarına girmek zorunda kalması' ihtimalini.
- Söz konusu formül, askeri - stratejik bir hamledir ve Türkiye'nin toprağından vazgeçmesi anlamına kesinlikle gelmez. Bunu bir tür 'taktik geri çekilme' olarak görmek gerekir.
- Tahliye, yine Türkiye Cumhuriyeti toprağı olan Musul Başkonsolosluğu örneğinde olduğu gibi güvenlik sebebiyle 'geçici' bir yöntem olarak uygulanır ve bölgedeki durumun normalleşmesiyle birlikte tekrar eski duruma dönülür.
İstihbarat ve güvenlik yetkilileri konuyu bu çerçevede değerlendiriyor.
Nasıl tahliye?
Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu'nun üç tarafı, Fırat Nehri üzerindeki Teşrin Baraj Gölü'nün sularıyla çevrili.
Türkiye sınırına yaklaşık 30 kilometre mesafedeki 10 dönümlük arazide yer alan türbe ve karakolda, 40'ı Özel Kuvvetler mensubu, toplam 50 asker görev yapıyor.
Eğer bu yönde bir karar verilirse, 8 aydır değiştirilmeyen personelin yurda dönüşü için farklı tahliye operasyonu planları yapılmış durumda.
***
Seçeneklerden biri 'havadan tahliye'.
Personelin yanında timlerin teçhizat, silah ve mühimmatı var.
Bir de 'gündurap' ve 'hafdurap'ları... Yani bölgede gözledikleri gelişmeleri kayda geçirdikleri 'günlük durum raporları' ile 'haftalık durum raporları'.
Bordo Bereliler'in zaten uzman olduğu 'gece koşullarında tahliye'nin birkaç helikopter ile kısa bir süre içinde gerçekleştirilmesi mümkün. Ancak - Kobra ve Süper Kobra taaruz helikopterlerinin desteğinde dahi olsa - personel ve malzemeyi taşıyacak olan Sikorskylerin yerden açılabilecek ateşe hedef olmaları riski var.
***
Havadan tahliye yönteminin riski sebebiyle, türbe ve karakolun boşaltılmasına karar verilirse, sanırım diğer alternatif, yani 'Kara yolu ile tahliye' seçeneği tercih edilecektir.
Bu noktada da, karadan tek çıkış yolunun IŞİD'in kontrolündeki alanda yer almasının yarattığı tehlike var.
Kara yolu ile tahliye, ancak IŞİD ile de temasta olan yerel bağlantılar vasıtasıyla yol güvenliğinin sağlanması halinde uygulanabilir görünüyor. Bunun için de bölgedeki aşiretler ve/veya Özgür Suriye Ordusu'na bağlı güçlerin devreye sokulması gerekiyor.
Musul Başkonsolosluğu personelinin yurda dönüşünde olduğu gibi yani.
***
Sonuç olarak Ankara, önemli bir kararın arifesinde.
Asker, son günlerde öne çıkan 'tahliye' seçeneği de dahil, verilecek her türlü emri uygulamaya hazır bekliyor.
Kararı tabii ki hükümet verecek.
Ama başkent kulislerindeki havaya bakarak şunu söyleyebilirim:
Yakında bir sabah, "Suriye sınırları içinde yer alan Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu geçici olarak tahliye edilmiş; görev yapan askeri personel, güvenli bir şekilde, salimen yurda dönmüştür" türünden bir haber ile uyanabiliriz.