Haberin Devamı
“(...) Pekâlâ aday da olabilir, niye olmasın? Sonuçta karar kendisinin, belki bana kızacak bunu bu şekilde ifade ettim diye ama şimdiden ‘oldu bitti, artık kenara çekilecek’ havasının yayılması çok büyük haksızlık (...)”
Bu cümleler, elinizdeki gazetenin 30 Temmuz 2012 tarihli nüshasında yer alan bir röportajdan...
VATAN Yazarı Ruşen Çakır‘ın, Cumhurbaşkanlığı Basın Başdanışmanı ve Sözcüsü Ahmet Sever ile yaptığı röportajdan.
Sever neredeyse iki yıl önce verdiği o röportajda, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün tekrar aday olabileceğinin işaretini bu sözlerle veriyordu.
Şimdi ise Cumhurbaşkanlığı seçimine dört aydan az vakit var ve bizzat Cumhurbaşkanı Gül de, “Konunun konuşulmasının zamanı artık geldi” diyor.
Sever’in 21 ay önceki sözlerinden birkaç alıntı daha yapacağım.
Çünkü kulislere bakılırsa, Köşk’ün havası geçen bu 21 ay içinde pek de değişmiş değil.
- Temmuz 2012’de Ruşen Çakır soruyor:
Yeniden aday olma hakkı var ama gelinen noktada öyle bir hava var ki sanki aday olmayacak. Hatta bazı uluslararası kuruluşların başına geçeceği yolunda spekülasyonlar da yapılıyor...
- Ahmet Sever şu yanıtı veriyor:
Uluslararası bir görev, bir yakıştırmadan ibarettir. Hiçbir zaman böyle bir talebi olmadı, aklından bile geçmedi. Bu kadar açık söyleyebilirim. Bunların hepsi yakıştırmadan ibarettir. Tabii herkes ileride ne yapacağını merak ediyor: Yeniden aday olacak mı, yoksa ne yapacak? Bu konularla ilgili hiç konuşmuyor. En ufak bir ipucu, işaret vermiyor, susmayı tercih ediyor. Sadece şunu söylüyor: “Zamanı gelince bakarız.”
- Peki siz ne düşünüyorsunuz?
Bu süreçte sayın Cumhurbaşkanı’nı çok rahatsız eden gelişmeler oldu. Kendisi dışarıya yansıtmadı ama yeniden aday olmasını engellemeye yönelik bir yasak konulması kendisini gerçekten üzdü ve kırdı. Öyle ki Anayasa Mahkemesi bu yasağın Anayasa’ya aykırı olduğu yolunda karar almasına rağmen bazı kişiler buna bile karşı çıkıp mahkemenin kararını Anayasa’ya aykırı ilan edebildiler. Cumhurbaşkanı, sayın Başbakan ile bir çatışma, çekişme görüntüsü vermemeye özen gösterdi, hâlâ gösteriyor. Ama aynı özeni partinin bazı önemli isimlerinin göstermemesi ve uluorta konuşmaları gerçekten hoş olmadı. Bu benim kişisel görüşüm: Anayasa Mahkemesi bu kararı vermiş, pekâlâ aday da olabilir, niye olmasın? Sonuçta karar kendisinin, belki bana kızacak bunu bu şekilde ifade ettim diye ama şimdiden “oldu bitti, artık kenara çekilecek” havasının yayılması çok büyük haksızlık. Partinin kuruluşunda kilit rol oynamış, başbakanlık, sonra dışişleri bakanlığı ve başbakan yardımcılığı yapmış bir kişi hakkında bu kadar özensiz davranılması burukluk yaratıyor.
Neredeyse iki yıl önceki bu açıklamaları hatırladıktan sonra bugüne gelirsek...
Ankara kulislerinde konuşulanlara bakılırsa Cumhurbaşkanı Gül, bugün yine, Başbakan Erdoğan ile bir çatışma, çekişme görüntüsü vermemeye özen gösteriyor; bugün yine, partinin bazı önemli isimlerinin daha özenli davranmaları ve buna göre konuşmaları gerektiğini düşünüyor.
Belli ki Cumhurbaşkanı, birilerinin kendisine rol biçmesinden ya da kendisini bir yerlere itmeye gayret etmesinden rahatsızlık duyuyor.
Ve Gül, konuyu Erdoğan ile sadece bir kez görüşüp netleştirmekten yana. Çünkü seri görüşmeler yapmaları hâlinde, kamuoyunda bir ‘pazarlık’ ya da ‘anlaşmazlık’ algısı oluşmasından endişe ediyor.
Abdullah Gül, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin, hem toplum hem de devlet kurumları bağlamında, ülkede yeni bir gerginlik ortamı yaratmaması için herkesin hassasiyet göstermesini istiyor, bekliyor. Önceliğinin bu nokta olduğunu hissettiriyor.