İspanya saldırısı ve Türkiye’deki izdüşümü...

Terörün kanlı ve acımasız yüzü bu kez İspanya’da, Barselona’da kendisini gösterdi.

Teröristlerce bir minibüsün yayaların üzerine sürülmesi sonucu 13 kişi hayatını kaybederken 100’den fazlası yaralandı. Saldırıyı DAEŞ’in üstlenmesi sürpriz olmadı. Zira İspanya’nın 2 yıldan bu yana artan biçimde örgütün ilgi ve eylem alanı içerisinde olduğu görülüyor.

Biz de bu saldırıyı lanetlerken DAEŞ’in nasıl bir stratejiyle davrandığını hatırlamamız gerekiyor.

BİRİNCİSİ örgütün Irak ve Suriye’de kaybettiği topraklar hem küresel düşünme ve eylem kabiliyetini özendiriyor hem de güçlendiriyor. Bu sebeple örgütün saldırılarını taktiksel olarak irdelerken onun propaganda sistemini göz ardı etmek imkansız. Artık bölge ve ülke bazında doğrudan mesajlar küresel ölçekli materyaller içerisinde konuşlandırılıyor. Bununla birlikte dergi, kitap, kılavuz derken sosyal medyada da etki sahası genişliyor.

İKİNCİSİ insan kaynağı ve lojistik hareketliliği bakımından gelene ksel güzergahları tıkanan DAEŞ, yeni üyeler kazanmak yerine Ortadoğu’daki mücadelesine katkı için sempatizanlarını bulundukları yerlerde eyleme çağırıyor. Bu yöntem Avrupa’dan Çin’e kadar geniş bir coğrafyayı tehdit altına alıyor.

Haberin Devamı

Böyle bakıldığında 1 yıllık dönem içerisinde Fransa, İngiltere, Almanya ve İspanya’da önceden konuşlanmış ya da intihar eylemcisi şeklinde donanmış bombalar yerine araçların sivillerin üzerine gönderilmesi dağınık bir merkezin ürünü olamaz. Çok açık ki örgüt bölgede uğradığı zararlara rağmen hala sistemli ve belirli bir mantıkla yönlendirilen mekanizmaya sahip.

ÜÇÜNCÜSÜ Barselona saldırısı için DAEŞ’le mücadelede İspanya’nın saha katkısına bakılmalı. İspanya özellikle Irak’ta DAEŞ’a karşı koalisyonun önemli ortaklarından kabul ediliyor. 300 civarında askeriyle DAEŞ karşıtı güçlerin askeri eğitiminde görev üstlenen İspanya, operasyonların başlamasından bu yana 900 askerini işbirliği süreçlerinde kullandı. İspanya yabancı terörist savaşçılar denilen katılımlar konusunda da batı bloğunda sayıca düşük olan ülkelerden.

Haberin Devamı

Öte yandan İspanya’nın güneyinde bir özerk bölge olan ENDÜLÜS, DAEŞ tarafından yayınlanan HARİTANIN içinde gösterilmişti. Burası İslam’ın hüküm sürdüğü geniş toprakların sembolik bir yansıması olarak değerlendiriliyor.

Tüm bunlar bir araya getirildiğinde İspanya’daki saldırı (1) DAEŞ’in yeni eylem ve yöntem paradigmasının bir tezahürü, (2) Musul ve Rakka’da çatışan örgüt üyelerine bir moral aracı ve (3) Odaklandığı batı sahasında Irak/Suriye’ye gelmeden örgüte katkı sunmak isteyen sempatizanlara bir çağrıdır.

Şimdi bu süreç ve yönelimin Türkiye’deki olası yansımaları için hazırlıklı olmalıyız. Örgütün materyalleri içerisinde Türkiye hassas ve ayrıcalıklı önceliğini korumaktadır. Bazı rakamlar vererek karşı karşıya olduğumuz tehlikeyi dikkatlerinize sunalım.

DAEŞ’in Türkiye’deki faaliyetlerine bakıldığında 2016 yılının Ocak-Ağustos döneminde 4 bombalı saldırı, 2 suikast ve 30’dan fazla roket/havan saldırısı vb gerçekleştirmiş. 2017 yılının aynı döneminde ise Ocak başındaki Reina saldırısı dışında eylem yok. 2016’da 1588 kişi DAEŞ’le mücadele kapsamında gözaltına alınırken bunların 841’i Suriye’ye giriş çıkış yapmaktan tutulmuş. Yani ülke içerisindeki doğrudan operasyonda gözaltı sayısı 747. 2017’de ise 2712 gözaltı ve bunun 2362’si doğrudan ülke içerisindeki operasyonlardan oluşuyor. Belli ki birçok saldırı güvenlik güçlerince önlenmiş.

Haberin Devamı

Fakat örgütün tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de psikolojik seviye değişimine ihtiyaç duyduğu göz önüne alınırsa düne göre daha fazla teyakkuzda olmamız gereken bir dönemden geçtiğimiz anlaşılacaktır.

DİĞER YENİ YAZILAR