Tarih 11 Haziran 2014 Çarşamba... IŞİD, ABD’nin gözü önünde Musul’u ele geçirdi. İnsansız hava araçlarıyla IŞİD militanlarının elindeki saatten zamanı gören ABD sesini çıkarmadı. IŞİD denen cani örgüt Musul’da merkez bankasındaki paraları ve Irak ordusuna ait çok sayıda zırhlı araç ve silahı ele geçirdi. IŞİD, özgüven kazanırken hayal edemeyeceği lojistiğe kavuştu. Görünmez bir aktör, IŞİD’in önünü açtı.
Musul’da durması beklenen IŞİD, Şengal, Telafer ve diğer şehirlere yöneldi. Analizler, IŞİD’in Bağdat’a yöneleceği şeklindeydi. Fakat beklenen olmadı. IŞİD süpriz yaptı ve gözünü Erbil’e çevirdi. Uzmanlar IŞİD’in Erbil’i neden tehdit ettiğini hala çözebilmiş değiller.
Tarih 8 Ağustos 2014, Cuma... IŞİD’in Musul’u ele geçirmesinden bir ay sonra. IŞİD son anda yaptığı manevrayla Erbil’e döndü. Kuşatmaya hazırlıksız yakalanan Kürdistan Bölgesel Yönetimi panikle Ankara’yı aradı. Türkiye’nin Erbil’de çok sayıda güvenlik birimi var. Bunların en başında da MİT Erbil ofisi geliyor. MİT, durum raporu hazırlayarak meselenin aciliyetini Ankara’ya iletiyor.
IŞİD Erbil’i neden kuşattı?
İstihbaratçılar yaptıkları değerlendirmelerde IŞİD kuşatmasına karşı Türkiye’nin Erbil’e yardım etmesini istiyorlar. Ankara’ya farklı senaryolar sunuluyor. A Planında, Erbil’e hava desteği sağlanması ve Bölgesel yönetiminin içine girdiği krizden kurtarılması var. B Planında ise Bamerni ve Kanimaso’da bulunan zırhlı birliklerin harekete geçirilmesi isteniyor.
Başta İran olmak üzere çeşitli ülkeler anında bölgesel yönetime yardım taahhüdünde bulunuyorlar. Ancak özellikle Mesud Barzani Türkiye’nin yardım etmesini istiyor. Erbil’deki güvenlik bürokrasisi bu psikolojiyi Ankara’ya bildiriyor. Hatta konuşmalar öyle bir noktaya geliyor ki bölgede bulunan tank taburunun hareket ettirilmese dahi manevra yaptırılması isteniyor.
Bu talep MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a iletiliyor. Fidan, TSK yetkilileriyle görüşüyor ve konunun önemini anlatıyor. Ancak hem Ankara’daki askeri yetkililer hiçbir şekilde bu teklife sıcak bakmıyorlar. O ana kadar Türkiye ile stratejik müttefik ve kardeş olduklarını sanan Barzani yönetiminde bu durum hayal kırıklığına yol açıyor.
Ankara - Erbil hattında neler oluyor?
Başbakan Davutoğlu’nun Erbil ziyaretiyle bu kırgınlık tamir edilmeye çalışılsa da henüz kriz atlatılabilmiş değil. Son günlerde hatırlı dostların araya girmesiyle yeni bir arka kapı diplomasisi başlamış. Ancak özellikle Neçirvan Barzani’nin üzerinde büyük baskı olduğu öne sürülüyor.
TSK’nın, siyasi iradenin onayına, bölgede defacto bir durum elde etme ihtimali doğmasına rağmen kritik bir zamanda Erbil’e yardım etmemesi izahı zor bir durum oluşturuyor. Uzmanlar, Türkiye tank birliğini harekete geçirseydi hem fiili bir kazanım elde edecekti hem de Erbil yönetiminin güveni pekişmiş olacaktı diyorlar.
Genel Kurmayın neden böyle bir hal tarzı benimsediğini ilerde öğreneceğiz. Ancak görünen o ki ortada birçok cevapsız soru var. Askerler farkında olmadan, ABD’nin IŞİD üzerinden Ankara ve Erbil’i terbiye etme stratejisini hayat geçirmesine olanak sağladılar.
IŞİD kuşatması ABD’nin hava bombardımanıyla atlatıldıktan sonra Ankara yardım ediyor. Ancak zamanında gelmeyen yardım Erbil’de güven krizine yol açıyor. Günün sonunda geleneksel reflekslerle hareket eden Ankara, okyanusu geçip, derede boğuluyor.
En başa dönüp tekrar soralım IŞİD, Erbil’i neden kuşattı? Gerçekte IŞİD’in arkasında ABD’mi var? Erbil ve Ankara’nın istemesine rağmen tanklar neden hareket etmedi?