Böyle şüphe bulaşmasın

Suriyeli göçmenlerin Türkiye’de güvenceye alınmalarını yakın tarihin en pahalı kurtarma operasyonu sayabiliriz...

İkincisi olmadığı için bir çift ayakkabıyı okula giderken gün aşırı sırayla giyen kardeşlerin varlığı yapılan yanlışı yüzümüze vuruyor.

Suriyeli mültecilerin şimdiye kadar iki milyona, onlar için harcanan kaynağın dört milyar dolara ulaştığına dair haberler, düzeltilmesi gereken bir hesabın varlığını duyuruyor.

Evet, en erdemli insani duygularla yüzbinler ayağa kalkarak Paris’in cadde ve meydanlarında Fransız ihtilâlinin ilkelerini seslendirerek yürümüş, bu da iyi olmuştur.

Ama biz mültecilere 4 milyar dolar harcayacak ekonomik zenginliğe sahip bir ülke miyiz?

Eğer aksini ispat etmeye çaba harcıyorsak, paranın nasıl kazanıldığını bizden iyi bilen Batılı ülkeler hovardalığımızdan şüpheye düşeceklerdir.

Nitekim bu hakkı kendilerinde bulanlar çıkmıştır.

Zalim bir diktatörün pençesinde acı çeken komşu halka sığınak sağlama fiyakası, Türkiye’ye bir güvenlik zafiyeti olarak geri dönmüştür.

Haberin Devamı

Bu zafiyet şu anda yalnızca medyanın yorumları ile sınırlı kalıyor. Ama sürgit devam edemez.

Dünkü Independent ve Le Monde, konuyu mesele yapmış...

2013 Basın Özgürlüğü Endeksinde 179 ülke arasında 154. sırada Türkiye’nin, 148. sırada Rusya’nın, 56. sırada Macaristan’ın yer aldığını hatırlatarak sormuş:

“Peki o halde Esad neden yok?”

Gazete, Akçakale’de sınırın Türkiye tarafında IŞİD muhbirleri olduğunu yazıyor.

Türkiye’nin terör örgütü IŞİD ile yardımlaştığı şüphesi yıkıcıdır.

Bu şüphenin gölgesinden acele kurtulalım!

Kanun geliyor...

İçişleri Bakanı Ala dün yeni “Güvenlik Paketi” ile ilgili açıklamalarda bulundu.

Sünnet çocuğunu iknaya çalışan iyi bir sağlıkçı kadar başarılıydı.

Ama bu işlerin disipline alınması gerekiyor. Kanunun temelini teröre karşı mücadele ve işbirliği oluşturacak.

Bakan “Gereğini yaptık“ diyor.

Hükümetin kötü huyu oldu; bazı yasaları “olmadı baştan” diyerek defalarca değiştiriyorlar. Geçen gün Yargıtay Onursal Başkanı Prof. Sami Selçuk eleştiriyordu.

Bu sistemle Meclis’e kanun hazırlanmaz.

Haberin Devamı

Yasama, hayatı yansıtmalıdır.

Bizde dayatma var. Çaresi de Avrupa’da ve geçmiş dönemlerin Türk yasama sisteminde.

İktidar kanunları sevketmeden önce hukuk fakültelerine ve barolara soramaz mı?

Siyasetçi, eksiklik duygusuna yanlış yerde kapılıyor.

DİĞER YENİ YAZILAR