FETÖ'cü general bu kez itiraf etti
Yurtta Sulh Konseyi üyesi sanık eski Tuğgeneral Murat Aygün, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Ankara'nın kritik kavşak ve yol güzergahlarında kontrolünü sağlamaları için askerlere bizzat kendisinin emir verdiğini söyledi.
Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Ankara'nın Polatlı ilçesindeki 58. Topçu Tugayı ile Topçu ve Füze Okul Komutanlığında yaşanan eylemlere ilişkin 330 sanığın yargılandığı davaya, sözde Yurtta Sulh Konseyi üyesi sanık eski Tuğgeneral Murat Aygün'ün savunmasıyla devam edildi.
Darbe girişiminden önce Polatlı'da konuşlu 58. Topçu Tugayı komutanı olduğunu anlatan Aygün, başarılı bir öğrencilik döneminden sonra Kara Harp Okuluna 20'nci sırada kayıt yaptırma hakkını kazandığını anlattı.
Mesaj aldıklarını belirtti
Meslek hayatı boyunca kritik görevler üstlendiğini, general olmasına rağmen NATO'cularla çalışmadığını, yurt dışı görevlerine ise hiç gitmediğini anlatan Aygün, FETÖ üyesi olmadığını savundu.
15 Temmuz akşamı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Merkezinden arandığını, kendisine ülke genelinde olası bir terör saldırısına karşı önlem alındığı bilgisinin verildiğini söyleyen Aygün, daha sonra aynı yolla Ankara'nın kritik kavşak ve güzergahlarını gösteren bir haritanın tarafına ulaştırıldığını ifade etti.
İlerleyen saatlerde ülke genelindeki yoğun terör tehditine karşı sıkıyönetim ilan edildiğine dair bir mesaj aldıklarını belirten Aygün, söz konusu haritada belirlenen yerlerin, Kolluk Kuvvetlerini Toplumsal Olaylarda Destekleme protokolü gereği tugay askerleri tarafından güvenlik maksadıyla tutulmasının istendiğini aktardı.
"Özel bir durum söz konusu değil"
Bunun üzerine tugay harekat merkezinde, karargahtaki subaylarla yaptıkları toplantıda, sıkıyönetim kapsamında verilen emri ele aldıklarını ifade eden Aygün, önceden belirlenmiş bölgelerde görev yapacak askerlerin dağılımını gösteren bir liste hazırladığını ifade etti.
Görevlendirmeyi tugay personel yoklama listesindeki bilgiler doğrultusunda hazırladığını belirten Aygün, "Bu listeyi rastgele oluşturdum, özel bir durum söz konusu değil. Liste bir şey ifade ediyorsa ismi listede olduğu halde tutuklanmayanların olduğunu hatırlatmak istiyorum." dedi.
Akgün, toplantıda, sıkıyönetimin ilan edildiğine dair bir konuşma yapmadığını iddia etti.
Önceki duruşmada bu konuya ilişkin yaptığı kısa savunmasında yanlış anlaşıldığını belirten Aygün, "Görevlendirmelerin yapıldığı toplantıya katılanların darbe girişiminden haberi varmış gibi bir husus oluştu ama onların da darbeden haberi yoktu. Personelim, Kolluk Kuvvetinin Toplumsal Olaylarda Desteklenmesi kapsamında kışlanın dışına çıkmıştır. Herhangi bir yeri işgal etmek, ateş etmek, bir yeri ele geçirmek için çıkmamış ve böyle bir emir verilmemiştir." ifadelerini kullandı.
Görev dağılımını yaptıktan sonra kışla dışına çıkacak birlik komutanlarına gidecekleri yeri haritadan gösterdiğini anlatan Aygün, fırlatma araçlarının çıkarılması konusunda ise bir emir vermediğini savunarak, "Fırlatma araçları üzerinde bulunan kapsama alanı geniş telsizlerden dolayı personel tarafından çıkarılmış olabilir." iddiasında bulundu.
"Hepsi o gece çıkmak zorundaydı"
Askeri anlayışa göre bir komutanın, birliğinin yaptığı ve yapmadığı her şeyden sorumlu olduğunu hatırlatan Aygün, 15 Temmuz'da personelinin yaptıklarından kendisinin sorumlu olduğunu, bu yönde yapılacak suçlamaları üstlenmeye hazır olduğunu söyledi.
Aygün, "Bir suç varsa emirini ben verdim, benim emrimle yaptılar. Ben biliyorum ki personelim suç işlemedi. Onlara kanunsuz bir emir vermedim. Benim gibi otoriter bir komutanın tugayında emrime itiraz edebilecek personel yoktur. Onlar mutlak itaat duygusuyla hareket etmiştir. Hepsi o gece çıkmak zorundaydı, yapmak zorundaydı. Sorumluluğu üzerime alıyorum, almam da gerekiyor." ifadelerini kullandı.
İlerleyen saatlerde darbe girişimi olduğuna dair haberlerin geldiğini kaydeden Aygün, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "asker kışlasına dönsün" emri üzerine dışarı çıkarılan birliklerin karargaha dönmeleri için sanık eski Yarbay Mustafa Kemal Biber aracılığıyla emir verdiğini öne sürdü.
Emir üzerine dışarı çıkan birliklerin araç yönlerini Ankara'dan Polatlı'ya çevirdiklerini ancak birliklerin kışlaya gelmelerinin bilinçli bir şekilde engellendiğini iddia eden Aygün, "Birlikler Ankara'ya gitmek isteselerdi giderlerdi çünkü hepsi arazi ve taktik tekerlekli araçlardır. Uzun namlulu silahlar ve bu araçlara rağmen personelim, hiçbir şiddet olayına karışmadan geri dönmek istemiştir. Benim tugayım, darbecilerinin en etkin olduğu sırada yani saat 01.30'da her şeye rağmen bu tutumu sergilemiştir." savunmasını yaptı.
O akşam herkesin gelişmeleri televizyonlarda izlediğini, darbe girişimine karşı "nötr olduklarını" ifade eden Aygün, "Sayın Cumhurbaşkanın açıklamasından sonra ortada duranlar saf değiştirdi. Benim birlik Ankara'ya gitseydi, görevlendirdiğim yarbay ve binbaşılar darbeyi öğrenseydiler darbeye karşı kullanılacak birlikler olacaktı. ÖKK Komutanı Zekai Aksakallı'nın emrine gireceklerdi." diye konuştu.
"Konsey üyesi değilim"
Sözde Yurtta Sulh Konseyi üyeliği suçlamasına ilişkin de savunma yapan Aygün, konseyin kimlerden oluştuğuna dair iddianamede belge bulunmadığını iddia etti.
Darbe girişimi sırasında sözde atama listeleri ve sıkıyönetim komutanlarının kimlerden oluştuğuna dair emirlerin yayınlandığını ifade eden Aygün, "Her şey ayrıntılı yayınlanıyor ancak konseyle ilgili bir şey yok. Sıkıyönetim direktiflerinde yer aldığı kadarıyla konseyin Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarından oluştuğunu düşündüm." dedi.
Atama listesinin hazırlanmasında rolünün olmadığını, listenin kimler tarafından hazırlandığıyla ilgili bilgisinin bulunmadığını söyleyen Aygün, "Konsey üyesi olsaydım, 15 Temmuz'da darbenin yönetildiği kritik merkezde olurdum ve daha üst bir göreve atanırdım." dedi.
İzinli olmasına rağmen darbe girişiminden hemen önce birliğe gelmesine de açıklık getirmek istediğini dile getiren Aygün, "Bayram nedeniyle 10 günlük izin almıştım. Ankara'ya gelince aracım arızalandı. İznim parçalanınca kalan günleri kullanmaktan vazgeçtim." iddiasında bulundu.
Aygün, savunmasına yarın kaldığı yerden devam edecek.