Tarih 3 Haziran 2014.
O tarihte uluslararası piyasada 1 varil petrol 112 dolardan satılıyordu. Dolar 2.15 TL seviyesindeydi. Yani Türkiye 1 varil petrol ithal edebilmek için 240 TL ödemek zorunda kalıyordu.
Dün itibarıyla 1 varil petrol 42.80 dolara kadar geriledi. Dolar ise o tarihten bu yana 2.95 TL’ye çıktı. Bugün itibarıyla 1 varil petrol ithal edebilmek için ödediğimiz bedel 126 TL.
TL’nin dolar karşısındaki değer kaybı da hesabın içine katılsa dahi (Ki doğrusu o) yüzde 47.5’lik bir düşüş yaşandı. Peki o tarihten bu yana bizim araçlarımıza koyduğumuz benzinde ne kadar düşüş oldu?
Petrolün varilinin 112 dolar olduğu günlerde 1 litre kurşunsuz benzin 5.02 TL’den satılıyormuş. Dün itibarıyla 1 litre benzinin satış fiyatı 4.55 TL. Yani kurşunsuz benzindeki düşüş yüzde 9.37 ile sınırlı.
Bir tarafta yüzde 48’e varan bir düşüş var, ancak nihai üründeki düşüş yüzde 10 bile değil.
Bunun sebebi malum. 5.02’lik fiyatın da 4.55’lik fiyatın da aslında büyük bölümü vergi ve dolayısıyla vergilerde herhangi bir düşüş olmadığı takdirde petrol isterse 10 dolara düşsün hatta bedava dağıtılsın, pompa fiyatına yansıması sınırlı oluyor.
1 lt petrol 0.81 kuruş
1 varil petrol 159 litreden oluşuyor. Yani şu an 0.81 TL’den satılıyor. 0.81 TL’den satılan 1 litre ham petrol rafineriye geliyor, işleniyor ve nihai ürün haline geldiğinde 1.27 liralık fiyata ulaşıyor. Bunun üzerine bayi ve dağıtıcı karını, navlunu, ÖTV ile KDV’yi ekleyince fiyat 4.55 TL’ye yükseliyor. Yani petroldeki düşüş ya da çıkış bu fiyat oluşumunun sadece şu an 1.27 TL olan rafineri çıkış bölümü üzerinde etkili.
Bir işe yaradı mı?
Hadi petroldeki düşüş yüksek vergilerden dolayı pompa fiyatına yansımadı. Hiç olmazsa Türk ekonomisine pozitif bir katkısı oldu mu?
Baktığınız zaman oradaki hikayenin de içinin boş olduğunu, yapılan hesapların kağıt üzerinde kaldığı görülüyor.
Cari açığı düşürecekti
Petroldeki düşüşün Türkiye’ye çok olumlu etkileri olacağı konuşuluyordu. Ne deniyordu?
Varil fiyatındaki her 10 dolarlık düşüşün cari açığa 5 milyar dolar katkı sağlayacağı iddia ediliyordu. Peki oldu mu?
Son açıklanan veriye göre yıllık miktarda cari açık 45 milyar dolarlar seviyesinde. 70 dolara yakın bir düşüş olduğuna göre petrolde, normal şartlarda 35 milyar dolarlık bir pozitif katkı olması lazımdı cari açıkta. Gerçekleşti mi hayır. Cari açığın en yüksek noktası yıllık 65 milyar dolarlar seviyesiydi. Tüketim kısıldı, bazı tedbirler alındı, 55 milyar dolarlara kadar geriledi. Bugün geldiğimiz noktada da 45 milyar dolar. Yani petrolün sağlayabileceği çok büyük bir fırsat tepilmiş vaziyette.
Milli geliri yükseltecekti
Petroldeki 40 dolarlık düşüşün, milli gelire yüzde 2’ye yakın katkı sağlayacağı iddia ediliyordu. Petrol 70 dolara yakın düştü, yani hadi yuvarlayalım milli gelire 3 puanlık katkı yapması beklenebilirdi, o da olmadı. Milli gelire bırakın 3 puanlık katkıyı, total milli gelir büyümesinin yüzde 3 gelmesi bugünkü şartlarda kolay görünmüyor.
Petroldeki düşüşün enflasyona da katkısı olacağı iddia ediliyordu. Zaten akaryakıt fiyatı içinde hammadde payı düşük olduğu için ve yansıması da yüzde 10’u bulmadığı için enflasyon üzerinde de enerji fiyatlarındaki düşüşün bir katkısı olmadı. Petrol enflasyonu düşürmedi ancak dolardaki artış, geçişgenlik ambalajı altında enflasyona katkı yaptı.