Gerçek mi iftira mı?
"Enver Paşa 1'inci Dünya Savaşı'ndan çekilmek için 5 milyon frank rüşvet aldı"
İngiltere'nin 1873 ile 1939 yılları arasındaki gizli arşivlerinin açılması sonrası ortaya çıkan belgelere göre Birinci Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru İngiliz MI6 istihbarat örgütü ajanı ile Cenevre'de bir araya gelen Enver Paşa, Türk ordusunun teslim olması için 15 milyon franga anlaşmaya vardı. Paranın 5 milyon frangı Enver Paşa'nın Fransa'daki hesabına aktarıldı. Geri kalan kısmı ise ateşkes şartlarının sağlanması için Enver Paşa'nın kontrolüne verildi. İddiaya göre Almanya-Osmanlı İmparatorluğu birlikteliğini bozmayı amaçlayan bu rüşvet planının gerisinde İngiltere'nin o zamanki Başbakanı Lloyd George vardı. İşte MI6 tarafından açıklanan dokümanlarda yer alan ve Peter Day tarafından Telegraph gazetesinde yayınlanan şaşırtıcı iddialar:
Almanya'yı yalnız bırakma planı
İngiltere istihbaratı MI6, ittifak devletlerinin iki büyük gücü olan Almanya ile Osmanlı İmparatorluğu'nu birbirine düşürmek için dönemin Başbakanı Lloyd George'un emri doğrultusunda Birinci Dünya Savaşı'nın sonlarına doğru gizli bir planı devreye soktu. Plan, Osmanlı'nın Almanya'nın yanında savaşa girmesini en çok isteyen İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin kurucularından Enver Paşa'yı hedef alıyordu. Enver Paşa ile görüşülmesi için dönemin en büyük silah tüccarlarından Basil Zaharof, ZedZed kod adıyla MI6 bünyesine alındı. Basil Zaharof, hizmetleri karşılığında hem komisyon hem de kraliyetten onur nişanı alacaktı. ZedZed, Osmanlı'nın batılılara olan borçlarının ödenmesinden sorumlu olan Duyun-u Umumiye Teşkilatı'nın İngiliz yöneticilerinden Victor Calliard ile temasa geçerek dönemin Harbiye Nazırı olarak görev yapan Enver Paşa'ya ulaşmak istediğini söyledi. Enver Bey'e yakın isimlerden biri olan Abdul Kerim Bey ile ilk görüşme Avusturya'nın başkenti Viyana'da gerçekleşti.
1917 yılının Kasım ayında Lloyd George Enver Paşa'ya ZedZed aracılığıyla ilk teklifini iletti. Enver Bey'e ödenecek 1.5 milyon dolar karşılığında Osmanlı'nın savaştan çıkması ve İngiltere ile ayrı bir barış yapması talep edildi. Ayrıca aracılığı nedeniyle Kerim Bey'e de 500 bin dolar ödendi. Enver Paşa parayı aldı ancak daha sonra yapılan görüşmelerde anlaşmanın başarısızlığa uğraması nedeniyle paranın bir kısmını İngilizler'e iade etti. Görüşmeler devam etti.
Bu kez konu Çanakkale Boğazı ile ilgiliydi. Birinci Dünya Savaşı'nın başlarında düşman gemilerinden kaçarken Osmanlı sularına giren Alman Göben ve Breslav savaş gemileri Osmanlı tarafından satın alınmış ve isimler Yavuz ve Midilli olarak değiştirilmişti. Böylece Osmanlı Almanya'nın yanında savaşa girmişti. Ocak 1918'de ZedZed Enver Paşa'nın karşısına bu kez çok ilginç bir teklifle çıktı. İngiliz denizaltılarının Yavuz ve Midilli'yi batırmak için Çanakkale Boğazı'ndan serbest geçişine olanak tanınmasını istiyordu. Önerdiği rakam ise 5 milyon dolardı. Ayrıca Filistin'deki Osmanlı askerlerinin çekilme karşılığında 2 milyon dolar daha ödenecekti. Enver Paşa'nın kabul etmemesi üzerine ödenecek miktar 2 hafta sonra 10 milyon dolara çıkarıldı. Ancak bu kez Çanakkale Boğazı'nın tamamen açılmasını ve Boğaziçi'ndeki kalelerin de İngilizler tarafından işgal edilmesini istiyorlardı. Yani İstanbul Türkler'in kontrolünden çıkacak İngiliz kontrolüne girecekti. Paşa bu teklifi reddetti.
Ödediğimiz paraya değdi!
MI6'in son hamlesi 1918 yılının Ağustos ayında geldi. Enver Paşa'ya Osmanlı'nın savaştan çekilmesi için 25 milyon dolar yani bugünün değerleriyle tam 325 milyon dolar önerilmesi için Lloyd George'dan emir geldi. Ayrıca Alman-Osmanlı ortak savaş planları için de 350 bin dolar (şimdiki değerlerle yaklaşık 6 milyon dolar) teklif edildi. Cenevre'de sabah saatlerinde yapılan pazarlık sonrasında Avusturya-Macaristan güçlerinin savaştan çekilmesi için 10 ve Osmanlı güçlerinin çekilmesi içinse 15 milyon Fransız frangı ödenmesi konusunda uzlaşmaya varıldı. ZedZed İngiliz istihbaratını arayarak Enver Paşa'nın teklifi kabul ettiğini ve 1 saat içinde paranın 5 milyon frangının Enver Bey'in hesabına aktarılmasını istedi. Geriye kalan 10 milyon frangın da Enver Bey'in kontrolüne verilmesi kararlaştırıldı. Enver Paşa bu paranın 7 milyon frangını "Türk güçlerinin teslim olması" çabalarında kullandı. Zaharof ve Calliard daha sonraki ifadelerinde Enver Bey'in parayı çok akıllıca bir şekilde kullandığını belirtere şu yorumu yaptı: "Enver Paşa kimse kendisine tek bir soru bile sorulmadan 15 milyon frank alabilirdi. Bu anlaşma sayesinde Osmanlı güçleri normalden birkaç gün daha önce teslim oldu. Bu da ödenen paraya değdiğinin en büyük göstergesidir." Anlaşmadan 3 hafta sonra Mondros adasında ateşkes görüşmeleri başladı. Lloyd George anlaşmanın başarıyla gerçekleştirilmesinin ardından ZedZed'e "Sen benim en değerli adamımsın" ifadesini kullnarak minnettarlığını dile getirdi.
Tarihçiler ne dedi?
* Türk Tarih Kur. Bşk. Yusuf Halacoğlu: Milliyetçiydi rüşvet alacağını sanmam
Öncelikle belgeyi görmem lazım. Fakat bu iddialar mantıksız. Enver Paşa 1. Dünya Savaşı'nın bitiminden sonra Almanya'ya gitti. Eğer İngilizler'den rüşvet almış olsaydı, İngiltere'ye giderdi. Enver Paşa milliyetçi bir adamdı. Rüşvet alacağını sanmıyorum. Atatürk'e yazmış olduğu bir mektup var. Orada diyor ki. "Ben Anadolu'ya gelmiyorum. Gelirsem ikilik çıkabilir. Sizi ve beni destekleyen olmak üzere bölünebilirler." Bu belgeleri iyi incelemek lazım. Enver Paşa'ya rüşvet teklif edilmiş ama o bu rüşveti almamış olabilir. Veya parayı alıp milli mücadelenin ihtiyaçları için kullanmış olabilir.
* Prof. Mete Tuncay (Bilgi Üniversitesi): Kötü bir adam olabilir ama namussuz değildi
Enver Paşa kötü bir adam olabilir ama rüşvet almaz. Namussuz değildir. Bu iddialar istihbaratçıların hayallarine benziyor. Enver Paşa sulh-i münferit, yani Osmanlı'nın tek başına İngilizler'le barış yapması fikrine en çok karşı çıkan adamdı. Değil İngilizler'den rüşvet almak, pazarlığa dahi niyetlenmiş olması mümkün değil. İstihbaratçı kaynaklarına her zaman şüpheyle bakmak gerekir. İstihbarat tarihi "parayı şuna vereceğim" deyip cebine atan insanların hikayeleri ile doludur. İddiada adı geçen ve Enver Paşa'ya yakın olduğu söylenen Kerim isimli bir şahsa tarih belgelerinde hiç rastlamadım. İddialar saçma.