Gazete Vatan Logo

Benimle birlikte olursan kötü haberin çıkmaz!

1976-77 yıllarında Erol Simavi'nin gazeteleri Nükhet Duru aleyhine yayınlar yapıyordu. Duru, "Şikayet etmek için Erol Bey'e gittim, niçin hakkımda kötü yazdıklarını sordum. Bana, eğer kendisiyle birlikte olursam bu tür dertlerimin kalmayacağını söyledi" diyor

İrem Barutçu'nun "Babıâli Tanrıları: Simavi Ailesi" kitabı, bu ünlü ailenin özel yaşamına ilişkin bilinmeyen yönleri gün ışığına çıkarıyor. İşte Erol Simavi'nin ünlü şarkıcı Nükhet Duru ile ilişkisinin gizli detayları: Belma Simavi, Erol Simavi'nin Gönül Yazar'dan evlilik dışı olan çocuğunu bağrına basmıştı. Taşbebek'le Hürriyet'in imparatoriçesi yıllar sonra uzlaşmış, hatta üçüncü bir kadına karşı ortak cephe kurmuştu. Bu kadın Nükhet Duru'ydu! Erol Simavi, Nükhet Duru'yla 1974 yılında tanıştı. O yıllarda sahne aşkıyla tutuşan genç bir kızdı Nükhet. Hürriyet'in patronunun onda gelecek gördüğünü ve bir gün iyi bir sanatçı olacağını söylemesi, göğsünü kabartmıştı. Ne var ki bu tanışmadan birkaç yıl sonra, Hürriyet bünyesinde çıkan gazete ve dergilerde sürekli aleyhinde haber yapılıyordu. Bunun nedenini sormak üzere başvurduğu Simavi'den şaşırtıcı bir cevap alacaktı:

Artık büyüdüm
1976-77 yıllarıydı. Erol Bey'in gazeteleri aleyhimde çok ters yayınlar yapıyordu. Özelikle Hafta Sonu gazetesi. Şikayet etmek için Erol Bey'e gittim. "Yeter artık" dedim. "Bana iyi bir sanatçı olacağımı söylediniz... Peki niçin bu olumsuz haberler?" Erol Bey o gün bana artık büyüdüğümü, kendisiyle birlikte olabileceğimi ve eğer bu teklifi kabul edersem bu tür dertlerimin kalmayacağını söyledi. Bu söylediklerini gülerek karşıladım. Kendisiyle birlikte olmadan da bu sorunların çözülebileceğini, bu tür bir ilişkinin ancak benim arzumla kurulabileceğini, bir başkasının benimle olmaya karar veremeyeceğini söyledim. Ve cevap çok hoşuna gitti. Uzun bir süre telefonlarla, hediyelerle, arkadaşlarını araya koyarak bu diyalogu sıcak tuttu. Bir gün baktım ki aradığım tüm şefkati, tüm sevgiyi bulmuştum. O günkü duygum bu yöndeydi. Beraber olmaya başladık...

Haldun Simavi ile Gencebay arasındaki ortak nokta neydi?
Tarih 26 Kasım 1968... Günaydın'ın ilk sayısının çıktığı gün... Günaydın'ın yazı işleri müdürü Rahmi Turan'ın "Beyler, Haldun Bey telefon etti. Hepinizi tebrik ediyor" sözleriyle art arda şampanyalar patlatılıyor. Demirtaş Ceyhun ise endişeli: "Günaydın'ın satacağına hiç inanmadım. Ama çok fena yanıldım. Başlangıçta 80 bini zor sattı belki. Ama kupon yayınlamaya başlayınca tirajı birden fırladı, 350 bini buldu. Gözümle gördüm, Kadıköy'de Günaydın'ın kuponları alınıp satılıyordu. Gazeteden kuponları kesip, yüksek fiyata satıyorlardı. Haldun Bey gazeteyi çıkarmadan önce Orhan Gencebay'ın ne kadar plağı varsa aldırmış. Sonra kapanmış bir odaya, sabaha kadar dinlemiş. İşte gazetecilik bu! Çünkü asıl olan şey, hangi okura sesleneceğini iyi bilmektir."

Kitlemiz aynıydı
Haldun Simavi'nin plaklarını dinlemesiyle ilgili ne düşündüğü, konunun birinci dereceden muhatabı ünlü sanatçı Orhan Gencebay'a sorduk: "1970'li yılların başında toplumun yüzde 61'i tarım kesimi ve işçilerden; yüzde 18'si memur, geri kalan kısmı ise kapital sahiplerinden oluşuyordu. Benim hedef kitlem toplumun yüzde 90'ıydı. Her yıl 3 milyon tiraja ulaşıyordum. 10 yılda bu ülke nüfusu demek. Haldun Bey de benim hedef aldığım yelpazeyi kendisi için hedef seçmiş. Ama Haldun Bey benim sadece popüler kısmımı değerlendirmiş."

Oğlum intihar etmedi kalp krizi geçirdi
Evlat acısı Erol Simavi'nin yüreğine kor bir ateş gibi düşmüştü. 1980 yılının Şubat ayıydı. 23 yaşındaki oğlu Saffet yatağında ölü bulunmuş, 'intihar etti' söylentileri yayılmıştı. Bu söylentilere Erol Simavi 1988 yılında Emin Çölaşan'la yaptığı bir röportajda açıklık getirdi:

İntihar dediler. Şunu dediler, bunu dediler. Hiç ilgisi yok. Gençlik ve cehalet. Biraz içkiye düşkündü. İçki içerdi ama çok içmezdi. Az içkiden sarhoş oluyordu. Askerden geldikten sonra içkiyi bırakmanın yaratabileceği depresyonları engellesin diye, doktorlar bazı teskin edici ilaçlar vermişti. Her akşam yatarken bir tane alırdı. O gün arkadaşlarıyla içki içiyor. Derken eve geliyor. 'Anne yarın işe başlayacağım. Beni 7'de uyandırın' diyor. İlacını alıyor ve yatıyor. Gece bir kriz geliyor Saffet'e. Hemen hastaneye kaldırıyorlar. Ama o sırada evladım Ölmüş. Otopsi yapıldı ve kalp krizinden öldüğü anlaşıldı. İntihar edecek insan, ertesi gün erken kaldırılmasını ister mi?

Kitabın yazarı Barutçu VATAN'a konuştu: "Bu kitabı ne cüretle yazarsın" dediler!
İrem Barutçu, 3 yıllık bir çalışmanın sonuda, yaklaşık 100 kişiyle röportaj yaparak hazırladığı "Babıali Tanrıları: Simavi Ailesi" adlı kitabına başladığında çok büyük bir tepki almış. "En başta sadece gazetecilik tekniklerine bağlı kalarak, Simavi Ailesi'nin çevresindekileri de dinleyerek bir kitap yazılması amacıyla yola çıktım. Ancak kitabın ilerleyen bölümlerinde ailenin belli konulardaki görüşlerine başvurma ihtiyacı duydum" diyen Barutçu, Erol Bey ve Belma Hanım'ın Ayazpaşa'daki evlerini aramış. Ancak aldığı yanıt hiç de hoş olmamış:

"Telefona çıkan Erol Bey'in yakınına Simavilerle ilgili bir kitap yazdığımı ve kendileriyle görüşmek istediğimi söyledim. Ancak bana böyle bir kitabın yazılmasını hoş karşılamaycakları söylendi. Hatta, bu kitabı 'ne cüretle' yazdığım da soruldu. Şaşırdım. Bunun üzerine ailenin diğer bireyleriyle de konuşmama kararı alarak yoluma devam ettim. Yüze yakın kişiyle röportaj yaptım. Görüştüğüm kişilerden bazıları isimlerinin açıklanmasını istemedi. Ben tamamen objektif bir kitap yazdım. Ama Simaviler'in nasıl bir tepki göstereceklerini bilmiyorum.

Haberin Devamı