Başbakan: Çok vahim deliller var
Partisinin grup toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan, 1 Haziran seçimlerinde Ak Parti'nin oy oranını yükselttiğini açıkladı.
Ağrı'da Ak Parti aday karşısında seçimi kazanan Sırrı Sakık'ı sert bir dille eleştiren Erdoğan "İşte şu anda bakıyorsunuz Ağrı'da belediye başkanlığını kazanan şahıs şunu söylüyor: "Devlet terörü" diyor. Şu ifadeye bak ya. O anda hala daha milletvekili bu. Bir milletvekili olarak bu ülkede devlet teröründen bahseden bir insan önce aynaya bakmalı. Sen bir defa terörün desteğiyle belediye başkanı seçildin" dedi.
Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları;
"Dün sabah Afganistan’da bir bombalı saldırı neticesinde hayatını kaybeden üç vatandaşımıza Allah’tan rahmet niyaz ediyor, yakınlarımızın milletimizin başı sağ olsun diyorum. yaralanan vatandaşımıza da acil şifalar diliyorum. Gerek şirketlerimiz gerek çalışanlarımız askerlerimiz Afganistan’da sadece ama sadece barışı tesis etmek için orada bulunuyorlar. Yapılan saldırının ciddiyetle soruşturulmasının ve önlemlerinin alınmasının takipçisi olacağız.
"AK PARTİ 5 MERKEZDE SEÇİMİ KAZANDI"
Pazar günü yani 1 Haziran’da 14 yerleşim biriminde seçimler gerçekleştirildi. Bu 14 birimden 13’nde seçimler yenilendi. Bir tanesinde de ilk kez seçim yapıldı. Kuşkusuz bu 14 yerleşim birimi içerisinde önemli merkezler Ağrı ve Yalova illerimizdi. Ağrı’da daha önce BDP’nin kazandığı görülüyordu, seçimin yenilenmesi kararı alındı. Pazar günkü seçimde BDP adayı kazandı. Yalova’da ise bizim Ak Parti olarak itirazımız vardı. Tabi yapılan ittifak neticesinde Yalova’da da seçimi CHP adayı az bir farkla kazandı. 14 yerleşim birimi üzerinden bakıldığında 5 merkezde Ak Parti, CHP 3 merkezde, MHP 3, BDP 2, Saadet Partisi bir yerde kazandı.
"OY ORANI AK PARTİ'YE YETİŞEMİYOR"
Ak Parti yüzde 43,5 oy almıştı, 1 Haziran itibariyle de yüzde 45,5 oldu. Yani 30 Mart seçimlerine göre 13 yerleşim biriminde oy oranımız 2,5 puan artış gösterdi. CHP’nin oyu bir puan, BDP’nin 2,3 puan arttı. MHP’nin oyları 1,9 puan düştü. Oy oranlarındaki değişime baktığımızda, Yalova ve Ağrı’da AK Parti’ye karşı ittifakların yapıldığı net olarak görülüyor. Bunlara rağmen oy oranının AK Parti’ye yetişemediğini görüyoruz. 30 Mart’ta CHP ve MHP’nin toplam oy oranı yüzde 43 olmuştu, AK Parti’nin ise yüzde 45,5 olarak gerçekleşmişti. 30 Mart’ta bu 13 merkezde, CHP ve MHP’nin toplam oy oranı yüzde 33, AK Parti’nin yüzde 43’tü.
"MHP, CHP'YE TESLİM OLMUŞ DURUMDA"
Biz Ağrı ve Yalova’daki sonucu analiz ettik ediyoruz. Ancak bu mikro düzeydeki seçimin hem CHP hem MHP için çok önemli yeni dersler verdiğini ama her iki partinin de ibretlik dersler almasını özellikle tavsiye ederiz, bunu fark etmediklerini de görüyoruz. MHP bir kez daha varlığını siyasetini inkar etti. 1 Haziran seçimlerinde MHP’nin esamesi okunmadı. MHP 1 Haziran’da vazifesini benimsemiş halde kimliğini CHP’ye teslim etmiş oldu. CHP sadece Yalova üzerinden kendisi için başarı tablosu çıkartmaya çalışırken bugün de genel manzarayı görmekten kaçınıyor.
"AK PARTİ'NİN KARŞISINDA BDP'DEN BAŞKA PARTİ YOK"
Doğu’da BDP karşısında AK Parti’den başka parti var mı? Yok. AK Parti’nin karşısında da BDP’den başka parti yok. CHP siyaseti 780 bin kilometrekarede yapmıyor, MHP de yapmıyor. Kendileri için uygun vilayetler, uygun ilçeler aramak suretiyle siyaseti böyle sürdürmek istiyorlar. Bunun adı demokratik bir mücadeleyi ülkeye yaymak değildir, ya ben burada yapabilirim, başka yerde buna gücüm yetiyor, vaka budur.
Türkiye’nin her tarafında Ak Parti var. buna karşılık MHP ve CHP’nin toplam oyları bile AK Parti’ye yetişemiyor. 1 Haziran seçimleri cumhurbaşkanlığı seçimleri için bir sonuç olacaksa, ortaya çıkan sonuç çatının bir kez daha uçtuğudur çöktüğüdür.
"CHP İÇİNDE SADECE BİR KANAT YOK"
Bakınız 30 Mart seçimleri de 1 Haziran seçimleri de MHP tabanında, etraflı şekilde bir değerlendirmeye tabii tutulmalı. MHP artık kendi varlığını kendi kimliğini inkar eden bir partiye dönüştürülmüştür. MHP’yi adeta bir vagon partiye dönüştürmüştür. 2012 halk oylamasında, terör örgütleriyle aynı safta yer almayı seçmiştir. 2011 seçimlerinde ağır bir hezimet daha yaşamıştır. MHP pensilvanya’nın kuklası haline getirilmiştir. Bu yapılanı MHP seçmenine ben haksızlık olarak görüyorum. MHP seçmeni gönül verdikleri partinin kimlerin yedeği haline getirildiğini görmelidir diye düşünüyorum. MHP’ye gönül vermiş kardeşlerime hatırlatmak isterim, CHP içinde sadece bir kanat yok, Suriye’nin eli kanlı rejimine destek veren bir CHP var, mezhep farklılıklarını körüklemek için tahriki yapan CHP var. öbür tarafta kalkıp şöyle Suriye’nin batısına doğru gittikçe Türkmen kardeşlerimiz var. Bunların yanında yer alan Ak Parti iktidarı var, onların karşısında yer alan CHP anlayışı var. Ey MHP sen de mi yoksa Türkmen kardeşlerimin yanında yer alıyorsun?
Gezi olaylarında başı çeken polis asker katilinin sırtını sıvazlayan bir CHP var. Hakkari’de türk bayraklarını sallayamayan, Ankara’da bozkurt işareti yapan her türlü renge bürünebilen bir CHP var. Bir MHP’li nasıl olur da İstanbul’da duvarlara “Zülüm 1453’te başladı” diyen bir zihniyetin yanında yer alabilir? Ankara’da Türk bayrağını yakan bir zihniyetin yanında durabilir?
"GEZİ'NİN YIL DÖNÜMÜNDE YİNE CHP VARDI"
Gezi olaylarının yıl dönümünde yine CHP vardı, milletvekilleri vardı, ellerinden gelen her türlü oyunu oynadılar. CHP il ilçe başkanlıkları cumartesi günü, çeşitli illerde lojistik merkez görevi yaptılar. Gençleri sokağa çıkartmak için, sokakta polisle çatışmaya girmek için çağrı yaptılar. CHP ve o marjinal terör örgütlerinin çağrısına rağmen karanlık senaryo devreye sokulamadı. Polisimizin dik duruşu sayesinde geldikleri gibi gittiler. Bundan önceki gezi’de onlara destek veren sermaye vardı. Onlardan da destek gelmeyince şimdi çırılçıplak ortada kaldılar. İstanbul’un lüks kafelerinde isyan çağrısı yapanlar cumartesi günü avuçlarını yaladılar.
"CNN DALKAVUĞU BİR ŞEYLER YAPMAYA ÇALIŞIYOR"
İstanbul'un lüks kafelerinde telefonlarla isyan çağrısı yapanlar cumartesi günü avuçlarını yaladılar. Provokasyon yapan uluslararası medya kuruluşları avcunu yaladı. CNN'in dalkavuğu bir şeyler yapmaya çalışıyor. CNN international geçen yıl 8 saat aralıksız yayın yaptı. Şimdi de suç üstü yakalandı. Bunlar görevli görevli.. Bunlar adeta ajan görevi icra ediyor. Günlerdir isyan çağrısı yapan bir takım yazarlar da avcunu yaladı. Günler öncesinden iftira kareleri hazırlayan figüranlar da avcunu yaladı. Pensilvanya'da Türkiye'de kaos çıkması için avuçlarını ovuşturanlar twitter'daki maskeli korkaklarını kaos için görevlendirenler de avuçlarını yaladı. Gezi olaylarının yıldönümünde sokakları hareketlendirmek için nefret dilini faşizmin ve İslamofobinin dilini kullananlar aynı şekilde avcunu yaladı.
"BEYEFENDİLER RAHATSIZ OLMUŞ"
Biz bunları konuşunca bu başbakan çok gerilimci, sokakta polisimi yakacak, bir tanesi hayati tehlike içinde, bunu konuşmayacağız, ama farklı bir şey olduğu zaman polis şamar oğlanı öldür vur yarala, her yol meşru. Polisin savunma hakkı bile yok. Böyle bir şey olabilir mi? Geçenlerde bu ne sabırdır dedim diye beyefendiler rahatsız olmuş. Niye rahatsız oluyorsun? Sen git de bunu Amerika'da Avrupa'da yap İngiltere İspanya Almanya'da yap bakalım. Aslında sizlere Avrupa'nın değişik yerlerinden şurada şöyle bir çekimleri göstermek istiyorum. Bunları bir göreceksiniz. Nerede ne nasıl yapılıyor görmek lazım. Sürekli olarak bizim güvenlik güçlerimizi bu işlerde tahrik unsuru olarak hedef haline getirenler dünyada neyin nasıl yapıldığını görmeleri lazım. Milletin de bunu iyi görmesi lazım.
Cumartesi günü Gezi olaylarının yıldönümünde beklenenin gerçekleşmeyeceği provokasyonun karşılık bulamayacağı çok net görülüyordu. Bir yıl önce Ak Parti'ye karşı o malum çevreler ellerindeki tüm imkanları seferber etmiş tüm gövdeleriyle sahneye çıkmışlardı. Her yerden taarruz ettiler.
"EYLEMCİLER GEZİ'YE ÇIKAMADI"
Polisimizin dik duruşu sayesinde eylemciler Gezi'ye çıkamadı. Bir sanatçı müsveddesi hala bunun ağaç meselesi olmadığını anlamadınız mı diyor. Bezmi Alem Valide Sultan camiine girerek bira şişeleriyle ayakkabılarıyla giren nasipsizlieri savunan nasipsizler var. Ellerine geçirdikleri dozerle yaya kaldırımlarını söktüler. Başbakanlık ofisimizin kapısını kırarak içeri girmek istediler. Başbakanlık ofisimizi yakma girişiminde bulundular. Duvarlara yazdıkları yazılar unutulamaz. Onlar zaten tamamiyle küfürname.. Kendi kişiliklerini ortaya koydular. Bunları söylemeyecek miyiz? Bu ahlaktan bi nasip olanları söylemeyecek miyiz? Yaptıkları yanlarına kar mı kalacak? Öyle bir paralel yargı var ki bir kapıdan alıp öbür kapıdan salıyor. Neymiş yasalar buna müsait değilmiş. Bütün bunları böyle uygularsanız o zaman bunlarla mücadele de zorlaşır.
SIRRI SAKIK'A AĞIR ELEŞTİRİ
Demokrasi sandık değildir mantığını ben kabul etmiyorum. Demokrasi sandıktan geçer. Öyle veya böyle sandıktan geçer. Adama sorarlar demokrasi sandık değilse nedir anlat. Dağda eli silahlı olanlarla mezraları basarsın tehdit edersin ondan sonra da her ne kadar sandık geliyorsa da bilesiniz ki sadece sandık değildir. Bak silahımız ensenizdedir. Sadece sandık değildir diyenlere cevabım budur. Değerli kardeşlerim sadece sandıktır. Halkın iradesini birileri ipotek altına alma gayretine girmesin. İşte şu anda bakıyorsunuz Ağrı'da belediye başkanlığını kazanan şahıs şunu söylüyor: Devlet terörü diyor. Şu ifadeye bak ya. O anda hala daha milletvekili bu. Bir milletvekili olarak bu ülkede devlet teröründen bahseden bir insan önce aynaya bakmalı. Sen bir defa terörün desteğiyle belediye başkanı seçildin.
"AK PARTİ OLARAK BUNUN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ"
Diyarbakır'da ağlayan annelerin büyükşehir belediyesi önündeki oturma eylemine tahammül edemediniz. Onların çocuklarını kaçıranlar size destek veren bölücü örgüt. Neyle izah edeceksiniz. Oradan kaldırdınız. Devamlı TOMA'lardan bahsediyordunuz, onları oradan kovdunuz. Yol düzenlemesi yapacaklarmış. Niye rahatsız oldular. Ak Parti olarak bunun takipçisi olacağız. BDP'nin vekilleri hadi bakalım. Şu anda bu çocukları sizin getirip anne babalarına teslim etmeniz lazım. Çünkü burada iktidar olarak devlet olarak yapılacak şey, bunlar getirirler vatandaşı silahın önüne koyarlar. Fakat dedim ya B ve C planı burada devreye girer. Onun için de şu anda özellikle HDP'li milletvekillerinin bu işin takipçisi olarak bu süreci kendilerinin çözmesi sorumluluğu var. Bizim çözüm yolumuz farklı olur. Bir taraftan çözüm diyeceksin sonra engelleyeceksin. Bir taraftan barış diyeceksin, o akşam yaptığın konuşmanın tamamı barış. Biz olmazsak kan olur diyor. Lafa bak ya. Barış barış barış diyorsun yavruları analarından alıp pikniğe götüreceğiz diyerek dağa kaçırıyorsun. Bu nasıl barış? Bazıları taciz bazıları öldürülüyor. Bu nasıl barış. Ülkenin değişik yerlerinde on binlerce insanın katili sizsiniz. Bu bölücü terör örgütü. Bunu görmeyecek miyiz? Hayır mı diyeceğiz? Sürekli aşağıladıkları köylülerin gariplerin acı çekmişlerin insafı olanların kardeşlik hukukunu savunanların ülkeyi yönetmesinden rahatsız oldular.
"KARŞILARINDA DİMDİK DURAN BİR HÜKÜMET BULDULAR"
Sokak eylemleriyle bunu başaracaklarını zannettiler. Irkçılık manşetleriyle başaracaklarını zannettiler. Sermayeleriyle kuklaya çevirdikleri marjinal sol örgütleri sokağa dökerek başarabileceklerini zannettiler. AKP'nin akıbetini DP'nin akıbetine benzeteceklerini zannettiler. Ama karşılarında dimdik duran bir hükümet buldular.
"BUNLAR YA SAYMAYI BİLMİYOR YA DA..."
Milli irade mitingleri yaptık. Halk akın akın meydanlara koştu. Zaman zaman bunların yorumcuları Taksim meydanına bir buçuk milyon insan geldi diyorlardı. Bunlar ya saymayı bilmiyor yahut Taksim meydanının ne kadar insan sığacağını bilmiyor. Sürekli olarak atıyorlar. Tabi bunların yeni kapıyı niye kabullenmedikleri ortaya çıktı. Veya küçükyalı maltepedeki o meydana neden gelmedikleri ortaya çıkıyor. Çünkü oraya geldiklerinde herşey meydana çıkacak. Elimizde sopayla molotofla değil, büyük bir vakarla büyük bir sabırla meydanlara indik. AK Partili seçmenin elinde ne molotof ne sopa vardı. Dilinde de nefret söylemi yoktu.
"UKRAYNA'NIN TÜRKİYE'DE YAŞANMASINA İZİN VERMEDİK"
Bizim kararlı duruşumuz milletin meydanlarda kükreyiği darbe sevdalılarına geri adım attırdı. Seçilmiş iktidara ihtilal peşinde olan şımarık zihniyete haddini bildirdi. 1960 yılı Nisan ayında İstanbul ve Ankara'da üniversite öğrencileri gösteri yapıyor. CHP bugün olduğu gibi milletvekilleriyle gösterileri tahrik ediyor. Yüzlerce öğrencinin öldürüldüğü kıyma makinelerinden geçirildiği iddiası CHP medyası tarafından dile getiriliyor. Merhum Necip Fazıl Merhum Adnan Menderes'i ziyaret ediyor. Gerekli tedbirleri alıp gösterileri bastırmasını tavsiye ediyor. Merhum Menderes ise, "Mevcut tavrını sürdürmeyi tercih ediyor". Biz geçen yıl gezi olaylarıyla bir darbe senaryosu devreye alındığında Merhum Menderes gibi bu tehdite sessiz kalmadık. Mısır'da yaşananların Türkiye'de yaşanmasına izin vermedik. Ukrayna'nın Türkiye'de yaşanmasına izin vermedik. Sokakları vandallara milli iradeyi de CHP'ye teslim etmeden bu ihtilal aşıklarının geldiği gibi gitmelerini sağladık.
"DÖNEMİN BAŞBAKANI" İFADESİ
‘Dönemin başbakanı’ ifadesi kullanılan polis fezlekelerini yok etmek istediler. Tam cümle şöyle; Suç işlemek için oluşturulan örgütün lideri dönemin Başbakanı Erdoğan... Bu bilgisayarlar bulundu. Başına gelecekleri önceden bildikleri, yaptıkları rezilliğin farkında olduğu için yaptıkları alçaklığı karartmaya çalışıyorlar. Ortaya çok vahim deliller çıkıyor. Kısa sürede yaptıklarının hesabını vermeye başlayacaklar.
İnlerine gireceğiz demiştik. Şu anda inlerine girdik. Bütün pisliklerini ortaya döküyoruz. Kaçıp saklandıkları inlerinden de sorumluları çıkaracak ve adalete teslim edeceğiz. Bu ülkede artık hiçbir darbe girişimi hesapsız kalmayacak. Millet iradesine sahip çıkacak ve Türkiye'de geçmişte yaşananları yaşanmasına artık inşallah müsaade edilmeyecek.
"CHP'DE BUNUN HESABI SORULUYOR"
Dün dört CHP vekili basın toplantısı düzenledi. Bu da ilginç. CHP 17 Aralık'ta MHP ile birlikte Pensilvanya'nın siyasi taşeronu olmuştu. Pensilvanya lojistik destek sağlayacak yaptığı montajları servis edecek maşalarıyla da hükümeti devirecekti. CHP ve MHP de destek verecek Ak Parti gidince CHP-MHP iktidara gelecekti. 30 Mart'a kadar bu senaryo dahilinde hareket ettiler. Pensilvanya kapı kapı dolaşarak oy istedi. En çok CHP'ye çalıştılar. CHP de bunu karşılıksız bırakmadı. CHP genel müdürü eline tutuşturulan malzemeyle Pensilvanya adına sallayıp durdu. Bunun kadar yalanı maharetli kullanan ikinci bir kişi yoktur. Yalanı kullanırken de yüzü filan kızarmaz. Gülerek bunu söyler. Bunlar hep birlikte tarihi bir işbirliği yaptılar. İhaneti tescillenmiş bir örgütle her zaman darbelerden medet uman CHP ibretlik bir iş paylaşımı yaptılar. Ellerine bir şey geçmedi. 30 Mart'ta millet gereken cevabı verdi. Tabi CHP'de bunun hesabı soruluyor. CHP seçmeni bunu sorguluyor. CHP de bundan kurtulmak için farklı gündemlere sarılıyor. Sözüm ona raporlarla kendini temize çıkarmaya çalışıyor.
"BİZ BU DAVANIN HAKİMİ DEĞİLİZ"
Balyoz ile ilgili rapor hazırlamışlar. 4 vekil bunu açıkladı. Yeni yol arkadaşları olan Pensilvanya'ya en ufak bir eleştiri yok. Sırf dedikodulardan yola çıkarak hakaret edecek kadar da kendilerinden geçmişler. Belli ki CHP de artık haşhaş almaya başladı. Yeni yol arkadaşlarına Pensilvanya'ya çok hızlı uyum sağladı. Genelkurmay başkanlığımız dava açacağını söyledi. Bu iftiraların bu ithamların yargı önünde hesabını soracağız. Biz bu davanın hakimi değiliz savcısı da değiliz. Eğer müdahale edeceğimizi sanıyorlarsa çok beklerler. Çözmek istiyorlarsa paralel yapıyla yollarını ayırsınlar. Pensilvanya'nın dizinin dibinden kalksınlar. Hem onlarla iş tutup hem davaların izini süremez. Bu türden iftira ve yalan dolu raporlar hazırlayarak insanların şereflerine dil uzatarak gündemi değiştiremez.
Bu tavşana kaç tazıya tut demektir. Tazı bunu tutmayacak. Bunu bilmeleri lazım. Bize bunu yutturamazlar. Balyoz sanıklarının duygularını istismar etmekten de CHP vazgeçsin.
Pensilvanya'yla kol kola olan CHP gerçeklerin peşinde değil: Gerçekleri örtmenin peşindedir. Millet kimin ne olduğunu zaten çok iyi biliyor.
"ENGELLERİ AŞARAK BUGÜNE GELDİK"
Geçen hafta Türkiye'nin 100 yıldır hangi yapay sorunlarla meşgul edildiğini aktarmıştık. 100 yıldır Kürt ve Alevi kardeşlerimizin sorunları Türkiye'yi oyalamak ve güçlü bir devlet olmasını engellemek için kullanıldı. İç huzurumuzu yaralamak adına bu sorunlar hep sıcak tutuldu. 12 yıl önce herkesin sorunlarını çözeceğimizi söyleyerek yola çıktık. Bütün engelleri aşarak bugünlere geldik.
"AZİZ MİLLETİME SESLENİYORUM..."
Zor bir yıl geride kaldı. Eylemler tahrikler darbe girişimleri geride kaldı. Türkiye demokrasi ve milli iradeyle yeniden güçlü olarak yolunda ilerliyor. Artık bu ilerlemenin sekteye uğramasına tahammül edemeyiz. Aziz milletime sesleniyorum, şu son 1 yıl içinde hükümet olarak mesaimizin bir kısmını huzur ortamını bozmak isteyenlerle mücadeleye sarfettik. Artık Türkiye'nin böyle engellerle karşılaşmasını istemiyoruz. Yapay tartışmalara ayıracak vakti ve lüksü yok. 77 milyon olarak gece gündüz çalışıp 2023 hedeflerine doğru ilerlememiz gerekiyor.
Terör de sokak eylemleri de bugüne kadar hiçbir netice alamadı. Bundan sonra da alamaz. Şiddet hiçbir meselenin çözüm aracı değildir. Arkasında kandan gözyaşından acıdan başka bir şey getirmez.
"KARAKTERLERİ, CİBİLİYETLERİ BU"
2010 yılında terör örgütü içindeki 5 kadın terörist dağdaki zorbalığa dayanamayarak örgütten kaçma kararı aldı. Diyarbakır kırsalında örgüt mensuplarınca yakalandılar. Bu beş kadını bir mağaraya hapsettiler. Günlerce işkence yaptılar. Ardından acımasızca katlettiler. Cansız bedenlerini bilinmeyen yerlere gömdüler. Anneleri babaları yavrularının öldüğünden habersizdi. Bu katliama şahit olan İranlı bir kadın terörist dayanamadı. Anneleri aradı yavrularının katledildiğini duyurdu. Bu olayı haber aldığımız anda güvenlik güçlerimizi görevlendirdik. Çeşitli vesilelerle olayı gündeme taşıdık. Terör örgütü bir açıklama yaptı. Kış hazırlıkları sırasında jeneratör gazından zehirlendiler dedi. Vicdansızlık bununla da kalmadı. 1 yıl geçtikten sonra bu kadın teröristler için cenaze düzenlediler. Şu hale bak. Çünkü karakterleri, cibilliyetleri bu.
"BDP BUNU SORGULAMADI"
HDP'nin bazı kadın milletvekilleri bu alçakça cinayete sahip çıktı. Bu cenaze törenlerinde boy gösterdiler. BDP bunu sorgulamadı. Güya özgürlük yanlısı barıştan yana olan güya kadın hakları yanlısı vekilleri bu katliamı sorgulamadı. Bunu gizlemeye çalıştılar. 2011 yılında Cudi dağındaki operasyonda şuna şahit olduk. Teröristler mağarada kıstırılıyor iknaya çalışılıyor. Nihayet teslim oulyorlar. Bir tanesine subayımız soruyor. Annen baban sağ mı? Terörist bilmiyorum diyor. Kaç yıldır görüşmüyorsun diye soruyor, 5 yıl diyor. Değerli arkadaşlar bunlar üzeri örtülemeyen yüzlerce hikayeden sadece bir tanesi. Buna benzer çok acı yaşandı.
"BİZİM YAVRULARIMIZ DAĞLARA KAÇIRILIRKEN..."
Çocukları aldılar dağa götürdüler. Yıllarca ailelerinden gizlediler. İşlerine gelmeyince de vahşice katlettiler. Genç bir çocuğun annesiyle babasıyla 5 yıl boyunca görüşmesini engelleyerek neyin mücadelesi veriliyor? Buradan mı özgürlük ve barış gelecek? Vicdanın olmadığı yerde özgürlük olur mu? Biz terör örgütünden ne vicdan ne insaf bekliyoruz. Ama ben BDP'nin şimdi HDP'nin yöneticilerine soruyorum. Sizin çocuğunuz insafınız vicdanınız yok mu? Maalesef. Kaçırıyorlar dağa götürüyorlar kendi çocuklarını da ABD'ye götürüyorlar. Fark bu. Benim doğudaki Kürt kardeşimin bunu bilmesi lazım. Bizim yavrularımız dağlara kaçırılırken şu anda bölücülerle el ele olan BDP'nin başındakiler veya milletvekilleri veya belediye başkanlarının çocukları da ABD'de Avrupa'da eğitim alıyorlar veya turistik seyahat ediyorlar. Doğuda yoksul halkın çocukları dağda insanlık dışı bir hayata mahkum edilirken, ey HDP vekilleri siz evde çocuklarınızın yüzüne nasıl bakıyorsunuz?
"TELEFONDA HÜNGÜR HÜNGÜR AĞLIYOR"
Geçen akşam bir tanesinin anne babasıyla görüştüm. Onlar da son kaçırma eylemlerinde kaçırılmış. Telefonda hüngür hüngür ağlıyor. Kısa geçmişiyle ilgili bazı bilgileri vermek suretiyle dertleştik. Belediyenin önünde de kalkıyorsun onların üzerine saldırıyorsun. Kaldırmak için elinden geleni yapıyorsun. İşte onlar Kürt. Çocuklarını kaçıırdınız. Niye rahatsız oluyorsun. Taksim'de her eylemi molotoflarla yapıyorsunuz can alıyorsunuz yeri geldiğinde silah kullanıyorsunuz işte bu son seçimlerde de bunu bir çok yerde yaşadık. Evladı ölse bile gözyaşı dökemeyen anne babalar var bugün. Bunlar sadece çocukları almakla kalmıyor çocuklar öldüğünde ağıt yakılmasına bile engel oluyor.
"ANNELERİN ACISINI ZORBALIKLA BASTIRDINIZ"
Anneler babalar artık susmuyor. Kan tüccarlığına dönen terör örgütüne boyun eğmiyorlar. Anne babalar sessiz kalmıyor boyunlarını bükmüyor. Milli birlik ve kardeşlik projesini başlattığımız andan itibaren annelere seslendik. Yavrularınıza sahip çıkın dedik. İşte şimdi Diyarbakır'da anneler yavrularına sahip çıkıyor. BDP ve HDP bırakın tavır almayı göstericilere eziyet ediyor. Maskelerinin düşmesinden çok rahatsız oldular. İnanın rezil oldular. Şimdi rezilliklerini bastırmak için belediye önünde gösteri yapan vatandaşlarımızı dağıtmaya çalışıyorlar. 30 yıl susturdunuz artık daha fazla susturamayacaksınız. Annelerin acısını 30 yıl zorbalıkla bastırdınız. Artık bastıramayacaksınız. Özgürlük ve barış bağımlılık yapar. Doğu'daki kardeşim özgürlüğün ve barışın tadına vardı. Artık sahip çıkıyorlar. 1 buçuk yıldır anneler babalar sofranın başında bir araya gelip barışın huzurun yaşıyor. Bunu sabote etmeye kimsenin hakkı yok. Bizim hiçbir şekilde şımarıklığa tahammülümüz yok. Yol keserek huzursuzluk çıkararak şımarık tavırlar gösterenlere tahammül etmeyiz eyvallah demeyiz. Biz çözüm için değil elini gövdesini taşın altına koymuş bir iktidarız. Bu meseleyi çözeceğiz dedik.
"BUNLAR HARAÇÇI"
BDP ve HDp'ye sesleniyorum dürüst ve samimiyseniz siyasi kürtçülük yapmayan kürt kardeşlerime diğerlerine de sesleniyourm siz acaba bu yol kesmelere evet diyor musunuz? Bu insani midir? Yol kesmek tarihimizde eşkiyanın işi olarak bilinir. Şimdi tabi teröristin işi.. Terörist eşkiyanın çok daha ötesinde. Köyüne gidecek onların da yolu kesiliyor. Ne varsa ellerinde alıyorlar. Bazıları bakıyorsunzu kaçırılıyor. Paralar isteniyor. Bunlar haraççı. Bu kadar haraç vereceksin diyor.
"HDP'NİN BUNU ÇÖZMESİNİ BEKLİYORUZ"
O çocukları anneleriyle kavuşturmak için bizim de yöntemlerimiz var. Ama buna gerek kalmadan kaçırılan çocukların geri getirilmesini istiyoruz. HDP'nin bunu çözmesini bekliyoruz. Diyarbakır'da çocuğunun peşine düşen annelerin karşısına başka anneleri çıkarmak zalimliktir. Hep söyledim anneliğin siyaseti yoktur. Hiçbir annenin gözyaşı dökmesine yavrusundan kopmasına tahammülümüz olamaz.
Bir kez daha tüm annelerin bu sürece yüreklerini koymalarını istiyorum. Bu terör baronlarına kan tüccarlarına itiraz etmelerini istiyorum. Korkmasınlar çekinmesinler. Anneler ne kadar sürecin içinde olursa barış da o kadar yakın olacak. Diyarbakır'da eylem yapan o cesur yürekli kahraman anneleri yürekten selamlıyorum. Yavrularına sağ salim kavuşmaları için çırpınmaya devam edeceğimizi söylüyorum."