Altısı İstanbul üzerine, on kitap yazan Saffet Emre Tonguç işine inanılmaz tutkuyla bağlı, hal böyle olunca da çok başarılı bir seyahat yazarı ve rehber. Ama öyle sıradan bir rehber değil, o en çok ödül alan, kitapları en çok satan ve İstanbul’a gelen bütün dünya ünlülerini gezdiren bir rehber. Tam bir İstanbul bilgini ve inanılmaz biri. Tonguç ile ilk olarak erguvan zamanı yaptığı efsanevi Boğaz turunda tanıştım. Meğer Boğaz’ı hiç bilmezmişim. Benim nutkum tutuldu, çünkü onun bildiği İstanbul müthişti.
Hikayenin başlıkları neler?
Boğaziçi Üniversitesi’nde Turizm ve Hotel Yöneticiliği okurken cep harçlığı için rehberlik yapmaya başladım. Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünü de bitirdim, ardından tarih yüksek lisansı yaptım. Viyana’da işletme üzerine doktora çalışmam oldu. Fakat yüreğimin sesi ağır bastı. Gezmek benim için bir yaşam biçimi, rehberlik bana bambaşka bir yaşam olduğunu gösterdi. Dört duvar arasında klasik anlamda kariyer yapmak yerine hayatın tam içinde olmayı, yeni insanlar ve kültürler tanımayı tercih ettim. Aynı zamanda şanslı biriyim, iki kere Türkiye’nin en iyi rehberi seçilen tek kişi oldum.
Yıllardır dünya kazan sen kepçe dolaşıyorsun. Kazanımların ne?
Türkiye’nin en çok seyahat eden rehberi de seçildim. 124 ülkeye gidip binlerce tur yaptım. Bu kadar çok seyahat ettikten sonra ufkun inanılmaz açılıyor. Çok gezince dünyanın ne kadar küçüldüğünü görüyor ve sınırlara karşı çıkıyorsun. Hayatı akışına bırakmayı öğrendim.
‘Kapalıçarşı’da halı için Dhoku Yemek içinse Nar Restoran’
Niye biz şehrimizi tanımıyoruz? Bize biraz çarşı tüyoları versene, mesela Kapalıçarşı’nın en iyi 5 ismi?
Bir Karaköy turu yapıyorum, beş saat sürüyor. Ben şehirlerini keşfetmekten çok uzak insanları yaşadıkları şehirle barıştırıyorum. Dört günlüğüne Paris’e gidiyorsun, gezmediğin kilise, girmediğin müze kalmıyor. Çünkü kısıtlı zamanın olduğunu biliyorsun. Oysa burada, nasıl olsa sonsuz zamanım var diyerek şehri ihmal ediyorsun. Asıl yaşadığın şehri keşfet. Burası hayatımızı geçirdiğimiz, sevdiklerimizin olduğu bir şehir. Bugün Londra’daki çoğu müzeye gidip Topkapı Sarayı’na, Arkeoloji Müzesi’ne, Dolmabahçe Sarayı’na gitmemiş o kadar çok insan var ki... Çünkü o hep elimizin altında. Nasıl olsa bir gün giderim diye düşünüyoruz. Kapalıçarşı’da halı için Dhoku, Punto, Agora ve Nur Halı, mücevher için Sevan Bıçakçı, Mavi Köşe ve Ümit Berksoy, paşmina ve şatuş için Ottoamano ile Cashmere House, havlu ve tekstil için Mourath Pasha, Eğin Tekstil ile Sivaslı Yazmacı. Yemek içinse Aslan Restaurant, Nar, Burç Kebap ve Fevzi Usta’nın salaş mekanı.
‘Çukurcuma’daki Sıfır’da geçmişe dokunun’
Bugüne kadar gezdirmekten en keyif aldığın isim kim oldu?
İtalya Cumhurbaşkanı Carlo Azeglio Ciampi, top model Molly Sims, Rusya Grand Düşesi Maria Vladimirovna Romanova, ünlü oyuncu Robert Redford, Kevin Spacey, Bob Geldof, moda devi Calvin Klein, eski ABD dışişleri bakanı Colin Powell’ın da olduğu yüzden fazla ünlüyü gezdirdim. Oprah Winfrey’nin yeri başka. Mutevazılığını, sevecenliğini ve insana verdiği değeri gördüm.
Bu şehrin en aşk dolu yeri neresi?
Unter ya da Karabatak’ta kahvaltı yapın, Boğazkesen’den Çukurcuma’ya çıkın. Sıfır isimli antikacıda geçmişe dokunun. Kamer Kıraç’ın müthiş tasarımlarına göz atın. Kemal Basmacı’nın takıntılı aşkını anlatan Masumiyet Müzesi’ni gezin. Günü Can Oba, Naif, Hoşaf, Surplus, Yeni Lokanta, Gile gibi bir mekanda yemekle bitirin. Changa, Maya, Karaköy Lokantası ve Mikla ya da Aşşk ve Mangerie gibi Boğaz manzaralı kafeler de alternatifler.
Kandilli’deki Kont Ostrorog Yalısı en tarihi bina
İstanbul’da en pahalı ev hangisi?
Bugüne kadar Boğaz’da en fazla para istenen yalı Yeniköy’deki Şehzade Burhanettin Yalısı, 150 milyon dolar telaffuz ediliyor. Rumeli Hisarı’ndaki Tophane Müşiri Zeki Paşa Yalısı için ise 100 milyon dolar isteniyor. Bunlar dünyanın en pahalı on evinden ikisi.
İstanbul’da gördüğün en görkemli ev kimin evi?
Abud Efendi yalısına komşu olan Kandilli’deki Kont Ostrorog Yalısı Boğaziçi’ndeki en güzel ve tarihi binalardan biri. İslam hukuku konusunda uzman olan Polonya doğumlu Leon Ostrorog, Osmanlı İmparatorluğu’na danışmanlık yapmış. Galata bankerlerinden olan Lorando’ların kızı Jeanne ile evlenen kontun misafirleri arasında Pierre Loti gibi çok sayıda ünlü isim olmuş. Yalıda şu an Rahmi Koç yaşıyor. Ebru Mengenecioğlu’nun zevkinin yansıdığı, ABD’deki Harper’s Bazaar’a kapak olan Kandilli’deki Edib Efendi Yalısı da çok güzeldir. Ömer Koç’un Salacak’ta yaşadığı eskiden Mahmut Baler’e ait olan köşk ise rafine zevkin ürünü. Kütüphanesinde bir ömür bile geçirilebilir.
İstanbul’da seni en çok etkileyen cami ve kilise hangileri? Neden?
Mutevazi zarafeti ile Süleymaniye, ayrıca muhteşem mozaik ve freskleriyle Kariye Camii. Bizans döneminden kalıp da camiye hiç çevrilmemiş olan Fener’deki Moğolların Meryemi Kilisesi hikayesiyle etkiler beni.
‘Erguvanların açtığı mevsim ziyaret edin’
İstanbul’un en güzel mevsimi? Neden?
Bana göre ilkbahar. Erguvanların açtığı, etrafı lalelerin sardığı, mor salkımların leylaklarla raksedip ortalığı büyülediği bahar aylarının manzarasına doyum olmuyor.
İstanbul’da seni ne rahatsız ediyor?
Tartışmasız trafik. Şehir sonunda kocaman bir otoparka dönüşecek.
Seni en çok etkileyen şehir hangileri?
İtalya, İsviçre, Peru, Brezilya, Norveç ve Avustralya.
Henüz görmediğin neresi?
Senegal, Zimbabve, Galapagos, Sibirya ve Paskalya Adası gitmediğim ama görmek istediğim yerler.
İstanbul ile ilgili en etkileyici söz kime ait?
Napolyon demiş ki “Eğer dünya tek bir ülke olsaydı, başkenti İstanbul olurdu.”
‘Seyahatlerle içsel yolculuğa da çıkıyorum’
Hayatta iki hedefim var; biri insan biri de kendim olmak. Egolarımdan tamamen arınmaya, herkese adil davranmaya çalışıyorum ki gerçekten zor. Bu yaptığım seyahatler bana ışık tutuyor, çünkü seyahatlerde içsel yolculuklara da çıkıyorum. Bu bana kendi içimde aydınlanma çağı yaşatıyor.
Dünya tek bir ülke olsaydı başkenti İstanbul olurdu
Haberin Devamı