Dolar/TL kurları 3.0138 ile tarihi düşük seviyelerini gördü. Kötü haber; iş dünyası ve bireylerin gelecek algılarının bozulduğu zorlu günlere yenileri ekleniyor. İyi haber, tek başımıza değiliz. Cuma günü açıklanan ABD Tarım Dışı İstihdam rakamı beklentilerin altında kaldı. 218-223 bin kişilik bir artış beklentisine karşılık beklenti 174 bin ile sınırlı kaldı. Bu rakam; ‘Fed faizleri artırmayacak’ düşüncesiyle; piyasaların hoşuna gitmesi gerekirken, önceki 2 aya ait rakamların 44 bin kişi ile yukarı revize edilmesi ve işsizlik oranının yüzde 5.1 olarak açıklanması piyasaları bozan faktör oldu.
Dow Jones endeksi yüzde 1.66 değer kaybedip, 16.102 ile 16.370’deki desteğinin altında bir kapanış yapması, 10.038 ile DAX’ın 10.258’in altında bir “haftalık kapanış” yapması piyasaların önümüzdeki hafta için de morallerini bozacağa benziyor.
Görünen o ki kim ne derse desin, Fed’in faiz artışı artık piyasalarca fiyatlanıyor. Hem gelişmiş, hem de gelişen piyasalarda…
Fiyatlama yansıyor
Sadece gelişmiş ülke borsaları değil, gelişen ülke borsaları ve de gelişen ülke para birimleri bu fiyatlamayı yansıtıyor. Bunu nereden mi çıkarıyorum? Borsaları bir yana koyarsak, TL’nin tarihi düşük seviyelerine indiği geçtiğimiz hafta Cuma günü, G.Afrika Rand’ı, Brezilya Real’i, Arjantin Pezo’su, Endonezya Rupi’si, Tayland Baht’ı da dolar karşısında tarihi en düşük seviyelerini gördüler. Polonya Zloti’si, G.Kore Won’u, Hindistan Rupi’si, Çek Krona’sı ve Meksika Pezo’su da tarihi düşük seviyelerine oldukça yaklaştılar. Bu dalgaya karşı bugüne kadar tedbir alabilmiş olanlar, Tsunami’den az çok korunabilecekler. Ancak bizim gibi buna “hazırlıksız” yakalanan; daha önceden önlemini almamış, ayağını yorganına göre uzatmamış ve de “Fed faiz artırırsa bakarız” diyenler daha olumsuz etkileniyor.
Bozuk tahterevalli yeni rekor getirir
Geçen hafta Ağustos ayı enflasyon rakamları açıklandı. Piyasa beklentisi yüzde 0.15 TÜFE artışı iken, gerçekleşme 0.40 olurken, yıllık enflasyon Ağustos’ta 7.14’e çıktı. Asıl çarpıcı olan üretici fiyatlarının (ÜFE) yüzde 0.98 artmış olmasıydı. Geçtiğimiz aya kadar fazla hissedilmeyen, daha doğrusu rakamlara yansımayan “kur geçişkenliği” yavaş yavaş hissedilmeye başlanıyor. Benim “ıspanak-ceviz endeksim” de TCMB’nin iyimserliğini bir türlü yansıt(a)mıyor. İşlenmemiş gıda (ıspanak temsil ediyor) ve dayanıklı tüketim (ceviz temsil ediyor) tarafında haftalık Pazar rakamları düşüş yerine, yükseliş olduğunu söylüyor.
Merkez Bankası’nın yükselen fiyatlar (kur dışında arz tarafından gelen bir enflasyon yok, tersine emtia fiyatlarından dolayı yurt dışından “deflasyon” ithal ediyoruz) karşısında talebi kısabilmek için faizleri (çoktan) artırması gerekirdi. Ancak son açıklamalardan anladığımız kadarıyla MB, Fed’i bekleyecek...
Tahterevalli çalışsaydı, kurlar ya da enflasyon yükseldiğinde MB; normal şartlar altında; faiz artıracaktı. Tersine faizler düştüğünde de kurlar veya enflasyon yükselecekti. Ancak bozulan denge (tahterevalli) nedeniyle bu reaksiyonlar veril(e)miyor. Hal böyle olunca da döviz tarafında piyasa katılımcılarının istediği oluyor. Bir anlamda istedikleri gibi at oynatabiliyorlar.
Buna bir de yurt dışından gelen dalgalar eklenince kurlardaki yükseliş kaçınılmaz oluyor. Cuma günü 3.0138 ile 3.00 “psikolojik seviyesinin” üzerinde ve de günün en yükseğinden kapatan dolar/TL kurlarında 17 Ağustos’ta yazdığım 3.12 seviyesinin görülme ihtimali artmış durumda. Teknik olarak bakıldığında 3.00 seviyesinin bir “anlamı” yok. İlk önemli seviye 2.4650, ikincisi 2.7090 seviyesiydi. Her ikisi de çoktan geçildi.
Geçtiğimiz hafta benim beklediğim düzeltme yerine tam tersine rekor geldi ve bu rekor; korkarım; yeni rekorların da kapısını açmış durumda. Bugün ABD piyasaları tatil. Bu fırsattan istifade piyasalar bir parça dinlenebilirse ne âlâ. Yok; eğer artık Fed’in 17 Eylül’deki toplantısına sayılı günler kalmışken tedirginlik artmaya devam edecek olur ise yukarıda belirttiğim seviyelerin görülmesi işten bile değil.
Euro/dolar paritesi destekler mi?
3.2250 ile “sepet kur” 24 Ağustos’ta tarihi zirvesini görmüştü. Euronun, dolar karşısında son günlerde değer kaybetmesiyle sepet kurda da 3.0835 seviyelerine kadar bir düzeltme/gerileme yaşandı. Ancak gelen ataklarla Cuma gününün kapanışı olan 3.1848 seviyesi “kapanış rekoru” olarak kayıtlara geçti. Geçen haftanın son 2 gününde euro/dolar paritesi 1.1085’ten geçen 50 günlük Basit Hareketli Ortalaması’na (BHO) kadar geriledi, altına inemedi ve kapanış da bu seviyenin üzerinde oldu. Görünen o ki kısa vadede euro için 1.1085 seviyesi önemli bir destek olacak. Bu seviye korunur ve hatta 1.1235 veya 1.1325 seviyelerine doğru euro cephesinde bir düzeltme görecek olur isek, dolar/TL kurları (daha doğrusu gelişen ülke para birimleri) üzerindeki baskının bir nebze de olsa
azaldığını görebiliriz. MB veya hükümet tarafından herhangi bir adım atılma ihtimalinin olduğunu düşünmüyorum. Eğer bu konuda gerek MB, gerekse de hükümet tarafında piyasaları “teskin” edecek açıklamalar gelecek olur ise kısa vadeli bir düzeltme yaşarız, yeni zirvelerin görülmesi engellenebilir/ertelenebilir.
BIST’in işi gün geçtikçe zorlaşıyor
Borsa İstanbul yaşanan onca kargaşaya, parite ve kurlardaki oynaklığa (bence) iyi dayandı. Ancak gelişmiş ülke borsalarının “kırmızı P azartesi” sonrasında bir türlü istenen ölçüde toparlayamaması ve yeni dip görme ihtimallerinin artması, BIST cephesinde de 73-74 binlerdeki dip oluşum çabalarını zora sokuyor.
Cuma günü için 72.890 seviyesi önemli bir destekti. Neredeyse bu seviyeden bir kapanış (72.950) oldu. Dolar bazında bakıldığında 2.42 dolar ile 24 Ağustos’taki kapanışın bile altında bir kapanış oldu. Belirttiğim üzere dolar/TL’de yeni rekorların önü açıkken, BIST 100 endeksinin geçtiğimiz haftalardaki dirayeti gösterebilmesinin zorlaşacağını düşünüyorum. Özellikle dolar bazında 2.35’lerin altına inilecek olur ise BIST cephesinde 2 doların dahi altına kadar sarkabilecek düşüşler yaşanabilir.