ABD bizi kaybeder!
ABD’nin son olarak rahip Brunson gerekçesi ile Türkiye’ye yaptırım uygulama tehditlerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şunu da bilmeleri lazım: Biz göbeğimizden Amerika’ya bağlı değiliz. ABD, bu tavrı değiştirmez ise, Türkiye gibi güçlü ve samimi bir ortağı kaybedeceğini de unutmamalı” diye yanıt verdi
Güney Afrika Cumhuriyeti’nde 10’uncu Brezilya-Rusya-Hindistan-Çin-Güney Afrika (BRICS) Zirvesi’ne katılan ve çeşitli temaslarda bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, beraberindeki gazetecilerin sorularını yanıtladı.
BRICST önerisi
BRICS’e katılma ve isminin böylece ‘BRICST’ olması teklifinde bulunduklarını anlatan Erdoğan, üyelerin genişlemeye olumlu baktığını söyledi. Erdoğan, “Türkiye olarak BRICS ülkeleri ile özellikle ekonomi, ticaret, yatırım ve kalkınma alanlarında beraber çalışmak istiyoruz” dedi. Çin ile siyasi ve ekonomik adımları görüştüklerini belirten Erdoğan, Kars-Edirne hızlı tren projesi, Türk malının Çin pazarına girmesi, Kanal İstanbul, nükleer enerji konularını ele aldıklarını vurguladı ve Devlet Başkanı Xi’nin Türkiye’yi ziyaret edeceğini açıkladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de tutuklu bulunan Brunson ile İsaril’deki Türk vatandaşı Ebru Özkan’ın takası konusunda ABD Başkanı Trump ile anlaşma yapıldığı iddialarına tepki gösterdi.
‘Pazarlık yapmadık’
Rahip Brunson’ın ev hapsine çıkmasının ardından Amerikan Başkanı’nın Twitter üzerinden gönderdiği mesaj söz konusu. Türkiye’ye geniş çaplı yaptırımdan bahsediliyor. NATO’da çok güzel bir fotoğraf vardı. Trump’taki bu tavır değişikliğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bahsettiğiniz tavır değişikliğini tespit, takdir edersiniz ki benim sorunum değil. Tavır değişikliği, benim değil, Trump’ın sorunudur. Yani bu konuda ben farklı bir şey söyleyemem. Yani oturup konuşacağız, şudur, budur. Söylenmeyen şeylerin söylenmiş gibi ortaya konulmasını elbette doğru bulmayız. Bunların en yakın şahidi Dışişleri Bakanımızdır. O bunları biliyor. Aynı şekilde İbrahim Kalın’ın da özel temsilcim olarak, onun özel temsilcisiyle neler görüştükleri de belli. Her halukarda Brüksel’den sonraki olay, bir pazarlık neticesinde ortaya çıkmış değil. Öyle bir şey yok. Dışişleri Bakanımız aracılığıyla, Ebru Hanım’ın İsrail’den çıkışına yardımcı olunması iletilmiştir. Ancak Ebru cezaevinde değildi zaten. Serbest bırakılmış, ama pasaportuna el konulmuştu; biz de Ebru’ya, “Sen büyükelçiliğe geç, orada kal, oradan ayrılma” demiştik. Ebru kızımızın İsrail dışına çıkmasına müsaade etmiyorlardı. Biz ABD’lilere, serbest bırakılmış ve de hiçbir günahı olmayan Ebru kızımızın pasaportunun verilerek İsrail’den Türkiye’ye dönüşüne yardımcı olabileceklerini söyledik. Ama onlara, “Bunun karşılığında biz de size Brunson’u vereceğiz” demedik; böyle bir şey konuşmadık, aramızda bu tür bir pazarlık olmadı. Bununla beraber, kendisi sağ olsun, Ebru konusunda Netenyahu’yu aramış. Nitekim Netenyahu’nun, “Bana Trump telefon etti, biz de bıraktık” gibi bir açıklaması oldu. Ama tekrar söylüyorum: İddia edildiği tarzda bir pazarlık olmamıştır. ABD ile ele aldığımız muhtelif adli konular var. FETÖ’nün elebaşının iadesi, Halkbank, Hakan Atilla’yı da konuşuyoruz. Brunson da konuşuluyor. Şunu herkesin bilmesini isterim. Biz Brunson’ı hiçbir zaman bir pazarlık konusu yapmadık. Her ülkenin yargısı var. ABD’de olduğu gibi Türkiye’de de yargı var. Türkiye’deki yargı, Brunson hakkında, hastalığını göz önüne alarak, iyi niyetle ev hapsi yönünde karar vermiş. Yargı kararına saygı duymak yerine, konuyu Türkiye’ye yaptırım meselesi haline getiriyorlar. Geldikleri noktada, 6 senatör Dışişleri Komisyonu’na Türkiye’ye yaptırım öngören bir teklifte bulunuyorlar. Yaptırımlarla Türkiye’ye geri adım attıramazsınız.
‘Bunlar psikolojik savaş’
Ne tür yaptırım kast ediyorlar?
Neymiş, işte, kredi kuruluşlarının Türkiye’ye kredi vermesinin önü kapatacaklarmış. Yahu Türkiye bu günlere nerelerden geldi? O kredi kuruluşlarıyla mı geldik biz buralara? Biz istiklal ve istikbal mücadelemizi geçmişte nasıl verdiysek, bundan sonra da bu mücadeleyi aynı şekilde vermeye devam ederiz. Şunu da bilmeleri lazım: Biz göbeğimizden Amerika’ya bağlı değiliz. Biz halkımızla milletimizle bugüne kadar nasıl el ele dayanışma içinde olduysak aynı şekilde yolumuza devam ederiz. ABD, bu tavrı değiştirmez ise, Türkiye gibi güçlü ve samimi bir ortağı kaybedeceğini de unutmamalı.
Savunma Bakanlığından bir adım geldi, askeri alanda bir sıkıntı olmaz dendi. İlişkilerimiz çok iyi diye açıklama yaptı. Bu kafa karışıklığının yönetimdeki uyumsuzluk mu yoksa bir taktik mi?
Bence bunların hepsi psikolojik savaş. Biz düşen doğruluğu esas alarak, sabırla yolumuza devam etmektir.
‘Bedelli’ye kalıcı düzenleme
Bedelli çıktı. Kalıcı askerlik düzenlemesi nasıl olacak, formül ne olacak?
Arkadaşlarım o konuyu çalışıyor. Onların önümüze getirecekler. Ben hedef veririm. Biz hedefi veriyoruz, arkadaşlarımız çalışıyor. Önümüze getirecekler. Ondan sonra nihai kararımızı inşallah vermiş olacağız.
“Profesyonel askerliğe geçiş net bir şekilde ortaya konmuş olacak” diyebilir miyiz?
Profesyonel askerliğin getirisini götürüsünü iyi düşünmek lazım. Profesyonel askerlik yüzde 100 olmalı mı, olmamalı mı? Bu noktada da ayrı bir tartışma söz konusu. Çünkü o asker ruhu amatör olarak ayrıdır, profesyonel olarak daha başkadır. Şimdi 1.5 milyona yakın birikim konuşuluyor. Bunu bir eritelim. Bunu eğittikten sonra her mevsim bedelli askerlik gelir mi, gelmez mi bu beklentileri ortadan kaldıracak bir sürecin içine girelim istiyoruz.
Bakanlar gruba niye gelmesin?
18 Ağustos’taki kongre ile birlikte AK Parti’de nasıl bir genel merkez yönetimi göreceğiz? Gençleştirme olacak mı? Milletvekilleri ve parti ile bakanlar arasında temas nasıl sağlanacak
Partinin genel merkez yönetiminde şu andaki bakan arkadaşlarımızdan görevlendirme yapacak değiliz. Yasama, yürütme arasındaki ilişkiler konusunda da şu anda bizim MYK’da yasama organının içinde olan arkadaşlarımız var. Diyelim ki Mehdi Eker bey şu anda parlamentoda. Ama benim dış ilişkilerden sorumlu genel başkan yardımcım. İlişkileri bu vesileyle burdan oraya taşıma imkanımız var. İstediğimiz anda bakan arkadaşlarımızı MKYK’ya da MYK’ya da çağırırız. Gelirler orada bilgilendirmeyi rahatlıkla yapabilirler. Buna mani bir hal yok. Bazıları, “Salı grup toplantısında siz konuşacaksınız, oraya bakanların gelmesi doğru olur mu, olmaz mı?” dediler. Allah Allah. Niye doğru olmasın? Bütün vatandaşları oraya davet ediyoruz, onları hepsi oraya geliyor da bakan arkadaşlarımız oraya niye gelmesin? Onlar da gelsin ki o heyacanı hep beraber halkı ile paylaşmış olsun.”
Salt parti oyu yetmez aday önemli!
Nasıl bir genel merkez yönetimi olacak? Örneğin gençleştirme…
Dinamik bir yapı ile tecrübeyi bir araya getireceğiz. Hakikaten bugüne kadar merkezin kendilerine vermiş olduğu görevlerin hakkını verenler şüphesiz ki buradaki yerini yine alacaktır. Bir mahalli seçime gidiyoruz. Çok çok yoğun bir çalışma gerekiyor. Söylediğim konu çok çok önemli. “Tevazu, tevazu, tevazu.” Hesabi olmayacak, hasbi olacak bir ekip. Eğer hesabi olursa bu, bizi batırır. “Ben, ben, ben” yok. “Biz, biz, biz” var. Bütün bu süreç içerisinde bazı dersleri de aldık. Bazı mesajlar iletiliyor. Şurda şöyle oldu, burda böyle oldu filan. Eğer bunlardan ders çıkararak tespitleri yapamazsak yazık olur. Hepsinden öte, yerel seçimlerde partinin salt oyu ile iş yürümez. Burada belediye başkan adaylarının kişilikleri de çok önemlidir. Belediye başkan adayının bir karşılığı olmazsa sadece partinin oyu ile bu işi götürelim dersek, tecrübeler bize gösteriyor ki yetmez! Çünkü öyle insanlar var ki bakıyorsunuz ciddi bir karşılığı var. O, aşıp geçiyor.
Bunları da etraflıca konuştuk. Kendisinden bu konuda da gerekli müdahaleleri istedim. Temenni ederim ki o da bu konuda inşallah gereğini yapacaktır. Burada istihbarat birimlerimiz, dış işleri ve savunma bakanlıklarımız, çok daha sık bir araya gelerek süreci inşallah yönetecekler. Bizim de 7 Eylül’de ayrıca Türkiye, Rusya, Almanya ve Fransa olarak İstanbul’da bir zirvemiz olacak. Bölgede neler yapabileceğimizi, hep birlikte oturup konuşacağız, görüşeceğiz. Rusya ile ilişkilerimizi bu dörtlü dışında da tabii ki sürdüreceğiz. Nitekim, Türkiye, Rusya ve İran olarak, üçlü zirveyi Soçi ve Ankara’nın ardından önümüzdeki süreçte Tahran’da gerçekleştireceğiz. Orada da zaten tüm bu konuları ele alma imkanımız olacak.
Efendim ikisi ayrı süreçler mi? Tahran ve İstanbul’daki zirve...
İstanbul’daki ayrı. İstanbul’daki dörtlü buluşmada, Irak da dahil bölgesel tüm konuları ele alacağız. Tahran farklı. Tahran, Soçi’de Türkiye, Rusya ve İran olarak başlattığımız üçlü zirvenin devamı.
‘Geleceğe yönelik projelerimiz var’
BRICS Zirvesi kapsamında, Çin finans kuruluşlarından Türkiye’ye 3.6 milyar dolarlık finans paketinin tamamlandığı duyuruldu. Tarihi olarak biz Atlantik ittifakının parçasıyız ama müttefiklerimizden baskı görür, haksızlığa uğrarken normalde müttefikimiz olmayan ülkelerden yüksek rakamlı krediler, Suriye’de işbirlikleri görüyoruz. Biz bu gidişatı nasıl yorumluyorsunuz?
Nükleer enerjide Rusya ile bir adım attık. O şu anda yürüyor. 20-22 milyar dolarlık bir yatırım. Ciddi yatırım. İkincisini Japonlarla imzaladık, üçüncü ayak olarak Fransızlar da var. Fakat orada nedense zayıf bir durum var. Üçüncü nükleer santralı Çinlilerle yapalım istedik. 3.6 milyar dolar ayrı bir imkan. Çin, üçüncü nükleere olumlu yaklaşıyor. İnşallah ona da başlayacağız. İyi bir yere de geldik. Mesafe aldıktan sonra dördüncüye de onlarla başlamamız söz konusu. ABD müttefik olarak ittifakının gereğini maalesef yapmadı. Açık, net. Terör örgütlerine verdiği silahlar şu anda ortak piyasa satılıyor. 5 bin TIR silah var ya terör örgütlerinin elinde geziyor. Onlar için ciddi parasal kaynak da oluşturuyor. Bunlar da ortada. Bunları kendilerine hep anlatıyoruz. Bunlar herhalde bazı şeylerin bizim farkında olmadığımızı zannediyor. Ne olursa olsun, kararlı duracağız. İşte, S 400, S 400, S 400. Ne oldu? Biz, vaz mı geçtik? Yani bize “S 400’ten vazgeçin” diyenler kalkıp da Yunanistan’a, “S 300’ü geri ver veya S 300’ten vazgeç” diyebildiler mi? Bizim de geleceğe yönelik daha farklı projelerimiz var. Bunun ABD farkındadır, değildir, bilemem. Avrupa ülkeleri farkındadır, değildir, bilemem. Şimdi bizi bir yerden daha tehdit etmeye başladılar. Ne imiş F 35’leri vermeyebilirlermiş. Kendilerine söyledik. “Vermezseniz, uluslararası tahkim diye bir şey var. Uluslararası tahkime gideriz” dedik. İş o noktaya gelirse, onun da alternatifleri vardır. S 400’leri almaya gelince, bize bunları söylüyorsunuz.”
‘Sabırla devam ediyoruz’
“Halbuki biz, sizden daha önce nice silah istedik, siz bize vermediniz. Silahlı, silahsız İHA istedik, vermediniz. Türkiye’de (patriot bataryası olarak) sadece İspanyollar kaldı, hepsi gitti. Ama biz iyi niyetimizi koruduk. İncirlik’te iyi niyetimizi koruduk. Ama onlar bizim iyi niyetimize aynı şekilde karşılık vermediler. Bazı şeyler sabır gerektirebilir. Biz sabırla devam ediyoruz. Sabırla devam edeceğiz. Ama artık alternatifsiz bir dünyada yaşamadığımız unutulmamalı.”
‘Ne oldu, battı mı İran?’
“Yaptırım uygularız” diyorlar ama başka piyasalar da var...
Bunlar İran’a da yaptırım uygulamadılar mı? Ne oldu, battı mı İran? Aynı şeyi Obama da o zamanlar bana söylediğinde, “Kusura bakma biz İran’dan doğalgaz alıyoruz. Ben alamadığım doğalgazı nereden tedarik edeceğim? Kış mevsiminde benim vatandaşım üşüyecek. Bunu nasıl telafi edeceğim?” dedim. Aynısını Trump’a da söyledim yine. Almanlara bindiriyor; “Oradan doğalgaz alarak Rusya’yı zenginleştiriyorsunuz” diyor. Aynen böyle. Ben dedim ki “Sayın Başkan, kusura bakma. Biz doğalgazımızın yarısını Rusya’dan alıyoruz. Azerbaycan’dan, İran’dan, Irak’tan zaman zaman Cezayir’den doğalgaz alıyoruz. Doğalgazlar gelmediği zaman vatandaşımın ısınmasını nereden temin edeceğim?”. Ondan sonra Merkel de açıldı. O da 38’ini Rusya’dan alıyor. “Ne yapacağım?” dedi.
İran ambargosu kapsamında ABD’den bir heyet geldi. Türk işadamlarına “İran ile iş yaparsanız, ABD’ye giremezsiniz” dedi. Şimdi statüko dışı işbirliği kapsamında BRICS’in yanına T’nin (Türkiye’nin) gelmesi ile dünya ticareti nasıl etkilenecek?
Görüşmeleri zenginleştirerek, temenni ederiz ki bu konuda olumlu adımlar atalım. Ben neden baştan beri, “Şangay 5’lisi, Şangay 5’lisi” deyip duruyorum. Kendilerine de söylüyorum. Şangay 5’lisinde hayırlısıyla hedefe varırsak olay çok daha farklı gelişir. Biraz sabır.
G. Afrika’ya FETÖ uyarısı
FETÖ’nün Güney Afrika’da hala güçlü olduğu kanaati var. Görüşmelerinizde somutlaşan konular oldu mu?
Her şeyi konuştuk. Güney Afrika, FETÖ’nün Amerika ve Almanya’dan sonra en fazla yığınak yaptığı yerlerden biri. Johannesburg’da “külliye” dedikleri yeri yaptıran, İstanbul’da Üsküdar Burhaniye’de oturduğum dönemde komşum ama şahsen tanımam kendisi ile. Aldıkları himmetler şunlar bunlar o adamda toplanırdı. Edebi yerinde olan birisi değil. Çok ahlaksız bir tipti. Son zamanlarda gündeme düşen kişi var ya o kişi gibi biri. Ama yaşlı birisi. Oğlu var. O da onun gibi. Ahlaki yönden zaafları olan bir tip. Bunlar burada sizin rejiminize adam yetiştirmiyor. Ne yapıyor? Sizin onlara teslim ettiğiniz çocukları alıyor, kendi istedikleri gibi yetiştirip sonra da sistemin içine sokup burayı ele geçirme operasyonlarını yapıyorlar. Biz, geç fark ettik, bedelini ağır ödedik. Aynı yanlışa siz de düşerseniz siz de bedelini sonra çok ağır ödersiniz.
Elçilik için yer isteği