‘Kuzey hattı’ alarmı verildi
YPG ve Burkan El Fırat gruplarının operasyonu ile IŞİD, Suriye’de kontrol ettiği en stratejik nokta olan Tel Abyad’dan çekildi. Milliyet'ten Serpil Çevikcan'ın aktardıklarına göre bu gelişme Ankara’yı alarma geçirdi. Sınırda güvenli bölge isteyen Türkiye, koalisyon ikna edilemediği için adım atamıyor.
Ankara, yeni hükümetin hangi partiler arasında kurulacağına yoğunlaşırken bir yandan da Suriye sınırından gelen haberlere odaklanmış durumda. PYD’nin silahlı kanadı YPG ile Özgür Suriye Ordusu’na bağlı Burkan El Fırat gruplarının, Kobani (Ayn El Arab) ve Cizire arasında kalan, Akçakale’nin hemen karşısında yer alan IŞİD’in denetimindeki Tel Abyad’a yönelik operasyonları, binlerce kişinin yine sınıra yığılmasına neden oldu.
Dün gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısının büyük bölümü sınır hattındaki gelişmelere ayrıldı.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ve diğer komutanlar, hükümetle birlikte konuyu masaya yatırdılar. ABD’nin, PYD’yi müttefik olarak seçtiği son manzara en çok Türkiye’yi ilgilendiriyor.
Suriye’deki iç savaş nedeniyle 2 milyonu aşkın mülteciye kapılarını açmak durumunda kalan Ankara açısından konunun iki boyutu var.
Bunlardan birincisi kuşkusuz insanlık dramına kayıtsız kalmamak. Uzmanlar, Türkiye’nin sınır güvenliğini sağlamak için hudutlarını kapatması gerektiğine işaret ediyor. Ancak, iç savaşın başladığı günden bu yana sınıra dayanan yüz binlerce kişi için açık kapı politikası izleyen Türkiye’nin bugün de insani drama kayıtsız kalamayacağı ortada.
Asker aç - kapa yapıyor
Sınırda görevli asker, Şanlıurfa Valiliği’nin talimatları doğrultusunda savaştan kaçanları kontrollü biçimde Türkiye’ye kabul ediyor. Bu nedenle, TSK, Ankara’dan gelen talimatı uygulayan valiliğin, uygun gördüğü zamanlarda aç-kapa yapıyor, Akçakale’deki sınır kapısını açıyor ve kapatıyor.
Hareketliliğin nedenine gelince. Kobani’den çıkartılan IŞİD’in, Suriye’nin kuzeyinde kontrol ettiği en stratejik nokta olarak Tel Abyad kaldı.
PYD’nin kontrolündeki, Özgür Suriye Ordusu unsurlarının da bulunduğu Kobani ve Cizire’nin tam arasındaki Tel Abyad’ın IŞİD’den alınması kuzey hattının neredeyse tamamının PKK’nın Suriye kolu olarak bilinen PYD’nin kontrolüne geçmesi anlamına geliyor.
Startı 30 Mayıs
ABD ve koalisyon ülkeleri de bu doğrultuda hareket ediyor ve ardı ardına hava operasyonları düzenliyor.
Türkiye’nin yakından izlediği bu operasyonların startı, 30-31 Mayıs’ta verildi.
Güvenlik kaynaklarındaki bilgilere göre, ABD’li koalisyonun hava unsurları, Akçakale’nin karşısındaki Suriye Nustel köyü ile yakınındaki Huveyra, İsa Abdul, Zeydi, Rucm, Arva köy ve mezralarını 30-31 Mayıs’ta vurdu.
Köyler daha sonra YPG tarafından boşaltıldı. Kaçan köylüler çadırlar kurdular ancak buralara da hava taarruzları ve YPG operasyonları yapıldı. Bu operasyonlarda 20’si çocuk en az 35 kişinin öldüğü belirtiliyor.
Türkiye sınırına kaçan yaklaşık 1700 kişi, valilik hemen izin vermediğinden burada çadırlar kurdu. Ancak, koalisyon uçakları 1 Haziran’da köylülerin toplandığı bölgenin hemen arkasına 6 bomba daha attı. Bu bombardımanın amacının, kalabalığın panikleyerek sınıra yönelmesini sağlamak olduğu değerlendiriliyor.
Türkiye’nin “Bölge Arap ve Türkmenlerden arındırılıyor” tezi de bu operasyon biçimine dayandırılıyor. 1700 kişi, seçimden hemen önce 5 Haziran’da Türkiye’ye alındı. Ancak benzer hava ve kara operasyonlarıyla Kobani çevresindeki diğer Arap köyleri de boşaltılmaya başlandı.
Erdoğan’ın vurguladığı hat
IŞİD, sivillerin de büyük zarar gördüğü bu operasyonlar sonunda Tel Abyad’ın içlerine kadar geriledi.
Ancak Ankara, bu gelişmeleri sadece IŞİD’in Suriye’nin kuzeyinden atılması olarak görmüyor.
IŞİD’le mücadele konusunda koalisyon ülkeleriyle birlikte hareket eden Türkiye, ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt hattı kurma amacını taşıdığını da düşünüyor.
Bu kapsamda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Azerbaycan dönüşü yaptığı, “Tel Abyad bölgesinde Araplar ile Türkmenlerin hedef alındığı gibi bir hava var. O bölgede yaklaşık 15 bin Arap ve Türkmen Türkiye tarafına geçti. Onların boşalttığı yerlere PYD ve PKK yerleştiriliyor. Bu pek hayra alamet değil. Zira bu sınırımızı tehdit edebilecek bir yapı oluşması demek. Bu konudaki hassasiyetlerimizi herkesin göz önünde bulundurması lazım” açıklamasını anımsamakta yarar var.
‘700 bin kişi’ riski
Kaynaklar operasyonların Tel Abyad’ın bütününe yayılması durumunda, ilk etapta 200 bin kişiye varan bir göç dalgası yaşanabileceğine işaret ediyor. İhtimal hesapları buna göre yapılıyor. Daha büyük risk Suriye rejimi ile muhaliflerin çatışmalarının yaşandığı ve halka yönelik “boşaltın” baskısının görüldüğü Halep’ten bir göç dalgasının başlaması.
İçin için yanan Halep bombası patlarsa 700 bini aşkın kişinin Türkiye sınırına akın etmesinden endişe duyuluyor.
Güvenli bölge kurulamıyor
Türkiye, yaklaşık 2.5 yıldır göç dalgalarının önlenmesi, insani dramın önüne geçilmesi için Suriye’nin kuzeyinde bir güvenli bölge oluşturulmasını, uçuşa yasak alan ilan edilecek bu bölgede kontrolün ele alınması tezini savunuyor. Sadece Tel Abyad’da değil, Suriye’nin bütün kuzey hattında bu önlemin alınmasına yönelik öneriye ABD ve koalisyon güçlerinin önemli bir bölümü olumlu yanaşmıyor.
Öne sürülen gerekçeler, bu tip bir operasyonun maliyeti ve güçlüğü. Ancak asıl nedenin, Suriye’nin kuzeyini yeniden dizayn etmek olduğu biliniyor. Türkiye’nin, destek almaksızın, buradaki PYD ve IŞİD unsurlarını güneye doğru iterek güvenli bölge oluşturmasına da uluslararası güçler bugüne kadar yeşil ışık yakmadı. Türkiye’nin elini kolunu bağlayan bu tutum hâlâ sürüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın işaret ettiği riskler ve “hassasiyetlerimizi göz önünde bulundurun” mesajının kaynağı da bu talep. İnsani drama kayıtsız kalmayan Türkiye’nin güvenliğini sağlamak için bu adımda bundan sonra daha da ısrarcı olacağını söyleyebiliriz. TSK’nın hükümetten beklentisinin koalisyonun bu adıma ikna edilmesi olduğunu da. Ancak bunun gerçekleşmesi, ABD’nin Suriye ve Irak’a yönelik “kuzey kuşağı” projesini yıkmak anlamına geleceğinden bu ısrarın sonucunun alınabileceğini söylemek çok zor.
Kara Kuvvetleri’nin yüzde 15’i
2.5 yıldır bu adım atılamadığından TSK, sınırlarda geniş önlemler almış durumda. Kara Kuvvetleri’nin yaklaşık yüzde 15’i uzun süredir bölgede konuşlandırıldı. Bu nedenle gelişen son olaylar için yeni bir önlem gerekmiyor. Ancak şu ana kadar Türkiye’ye yönelik IŞİD ve YPG’den düşmanca bir tavır gelmemiş olsa da karşı taraftan namlu doğrulttuğu anda askerin anında karşılık vermesine yönelik bütün emirler de önceden verildi.Angajman kuralları çerçevesinde, asker, uzunca bir süredir bu talimat doğrultusunda zaten hareket ediyor.
Yanı başımızda 25 bin YPG’li
Köşeye sıkışmış IŞİD’in sınır hattında yaklaşık 10 bini bulmayan militanı olduğu belirtiliyor.
PYD’nin ise Kobani’de 10 bine, Cizire’de ise 15 bine ulaşan silahlı gücünün olduğu kaydedildi.
Sınırdaki gelişmeler, seçimden sonra çalkantılı günler yaşayan Ankara’yı bir an önce hükümeti kurarak iç tartışmalardan kurtulmaya itecek kadar sıcak.