"Cumhuriyet'in ilk yıllarında bütün bohem takımı kokainmandı' (2)
Osmanlı'daki vudu rahipleri, genelevlerdeki büyücüler, aşkla şehvetin mücadelesi, Necip Fazıl Kısakürek'ten Peyami Safa'ya kadar edebiyatın bohem kokaincileri! "Aya Seyahat" adlı yeni kitabı Everest Yayınları'ndan haftaya piyasaya çıkacak olan popüler kültür tarihçisi Gökhan Akçura'yla geçmişten bugüne bir kültür yolculuğuna çıktık
* Hayatınızda hiç geneleve gitmediniz mi gerçekten?
Gençliğimde bir kere Ankara'da Bent Deresi'ne gitmiştim, o son oldu.
* Neyse konuyu fazla "dağıtmayalım," büyücülere dönelim.
Her genelevin ayrı bir büyücüsü vardı ve bunlar genellikle kadın olurdu. Evin revaçta olması, müşterilerin artması için yapılan bu büyülerle, aynı zamanda rakip evlerin körleşmesi istenirdi. Zaten Osmanlı'da çok ciddi bir büyücülük olayı var. İlginç olanı bunların zenci kültüründen gelmesi.
* Bildiğimiz Afrikalı zenciler mi?
Afrikalı zenciler. Köle olarak getirilen çok ciddi bir zenci nüfusu vardı. Sonradan bunlar azad ediliyorlar ve kendi vudu geleneklerinden, şamanist yanlarından gelen özellikleriyle sanatlarını icra ediyorlar.
* Yani Osmanlı'da vudu büyücüleri mi vardı?
Var denebilir. Reşat Nuri Güntekin "Gökyüzü" romanında İzmir'de yapılan böyle inanılmaz ayinleri anlatır. Zenciler kendi geleneklerini sürdürüyorlar. Halüsinasyon geçiren, vecd haline gelen zenciler vudu törenine çok yakın törenler yapıyorlar. Genelev büyücüleri de bunlardan geliyor.
* Zenci olmasa bile bunlardan hâlâ var. Fenerbahçe Stadı'na büyü yapan bile çıktı. Zaten son 10 yılda televizyonları falcılar, büyücüler bastı.
"Aya Seyahat"te vampirlere, uzay öykülerine de değiniyorsunuz. Bu arada Refik Erduran ile Ertem Eğilmez'in bir dönem satış rekorlan kıran cep kitaplarının öyküsü de var. Uzay hikâyelerini, Mike Hammer'leri yayınlayan Çağlayan Yayınları'nın. Ertem Eğilmez bana anlatmıştı. Refik Erduran ile birlikte askerlik yaparlarken bütün bölüğün haftasonunda Gönül adlı bir erotik dergiyi kapış kapış aldıklarına tanık olmuşlar. "Bunu görünce Refik'le karar verdik, askerden sonra müstehcen neşriyat yapacağız diye" demişti...
Seksi Kristof Kolomb
* "Çağlayan yayınlarının iki temel özelliği vardı; biri herşeye cinsel açıdan bakmak, ikincisi okurların zekâ yaşının iyice düşük olduğunu düşünmek" diye yazıyorsunuz.
Ben Ertem Eğilmez ile uzun zaman çalıştığım için bunları Ertem beyden dinledim. Askerden dönüşte bu işe giriyorlar. Kitaplar o kadar tutmuş ki Kemal Tahir'e bile Mayk Hammer'in uydurma seksi maceralarını yazdırıyorlarmış. Mesela Kemal Tahir Kristof Kolomb'un hayatını anlatan bir romana Ertem beyin ısrarıyla seks sahneleri eklemek zorunda kalmış.. "Hem ağlar, hem yazardı" diyor.
* Cinselliğin iyi satacağını o günlerde keşfetmişler demek...
"İnsan Harası" diye bir kitap yayınlamışlar, ilanında bak neler yazıyor: "İnsanı hayvanla bir tutan Nazi'lerin üretme kampı... Zorla birbirlerinin koynuna verilen gençler... Aşkla şehvetin mücadelesi. Utanmayı unutmuş kadınlar ve cephedeki kadınsız ayların acısını bir haftada çıkarmaya çalışan kahramanlar..." Reklamlarda bile gıcıklıyıcı ifadeler kullanılıyor.
* Yıllardır yazıyor, üretiyorsunuz. Sıradaki proje de hazırdır herhalde.
Muhlis Sabahattin'in hayatını biyografik roman halinde yazıyorum. Muhlis Sabahattin, Süreyya operetinin kurucusu, dönemin en iyi bestecilerinden biri. Ama, Ayşe Opereti'nin dışında artık pek hatırlanmıyor. Cumhuriyet döneminde Batı ile Doğu sentezini en iyi yapmış bestecilerden biridir. Huysuz ve toplumla pek uyuşamayan bir tipmiş. Bir söylentiye göre de eşcinsel bir sanatçı. Onun yaşamını anlatırken, 1930'lu yılların operet tarihine de gireceğim. Mesela 25 yaşında ölen kızı Melek Tayfur var. O da dönemin en iyi oyuncularından biriymiş. Ferdi Tayfur'un karısıdır. Ferdi Tayfur onu uyuşturucuya alıştırmış, sonra kız veremden ölmüş.
* Ferdi Tayfur ilk dublaj ustalarından biriydi. Onun da tiyatroculuk geçmişi var mıydı?
Tiyatrocu değil, dublajdan gelmiş. Sonra sinema oyuncusu oluyor. Daha sonra sahneye çıkıyor. Türkiye'nin ilk şovmenlerinden biri. Orhan Boran'ın ustası sayılır.
* Ferdi Tayfur şarkı söylemeye nasıl başlamış?..
Böyle kötü espriler yapılır ama senin yapmaman gerekirdi..
* Ne yapalım... Bu basit tarafımdan bir türlü vazgeçemiyorum.
İlk Türk eroin müptelaları!
* Cumhuriyetin ilk yıllarında yaygınlaşan şu kokain meselesi de var kitapta... Aka Gündüz'ün, Reşat Nuri'nin romanlarından söz ediyorsunuz...
Aka Gündüz Ankara'nın kuruluş günlerinde bütün gece kulüplerinde kokain kullanıldığını anlatıyor. Hem Fikret Adil'in hem Necip Fazıl Kısakürek'in yazdıklarına göre İstanbul'un bütün bohem takımı kokain kullanırmış. Necip Fazıl, "Babıali" kitabında bunların isimlerini de verir.
* Kimlerin adı geçiyor?
Eşref Şefik, Mesut Cemil, Peyami Safa, Elif Naci...
* Necip Fazıl da kokain kullanıyor muymuş?
Kendi ismini de veriyor. Bunları görünce bu işin derinine inmeye karar verdim. Mazhar Osman'ın uyuşturucular üzerine kalın bir kitabı vardır, orada geniş bir maddede anlatır kokaini. Çünkü ona göre kokain, insanları fahişeliğe ve kötü yollara düşüren en önemli etken.
* Eroin kullanımı da o dönemde yaygınlaşmış.
Mazhar Osman, o dönem Bakırköy Akıl Hastanesi'nin başında. Bakırköy'e uyuşturucu müptelası işçiler gelmeye başlıyor. O günlerde eroin ilaç olarak üretiliyor ve İstanbul'da da bir eroin fabrikası var. Önceleri işçilerin eroin kullandıklarını sanıyorlar. Sonra anlaşılıyor ki, eroin imal edilirken havaya karışmasından dolayı hiç farketmeden bunlar bağımlı olmaya başlamışlar. İlk eroinmanlar bu işçiler. Fabrika kapatıldıktan sonra orada çalışan teknisyenler gizli gizli eroin üretmeye başlıyorlar ve 1935'ten sonra bu bir moda olarak topluma yayılıyor. O günlerin önce bohem yaşamını, giderek berduş yaşamını belirleyen en önemli öğelerden biri bu uyuşturucular. Bu toplumun elbette ki bir uyuşturucu tarihi de var ve o da yazılmamış bir konu.